Ankara'da yine ağırlıkla Kürt meselesi konuşuluyor. Ama geçmişten biraz farklı olarak... Birkaç yıl önce, "demokratik açılım" bir çözüm yöntemi olarak ön plandayken, bugün daha çok "son bir kapışma"dan söz ediliyor. Bu da daha çok ölüm demek.
İnsanın içini karartsa da bu gerçeği AK Parti'nin Kürtleri de dile getiriyor.
Önceki gün AK Parti genel merkezinde AK Parti'nin Kürtleriyle sessiz sedasız bir toplantı yapıldı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın başkanlığında yapılan toplantıya, 20'yi aşkın milletvekili, bölgeden gelen 5 belediye başkanı ve 13 il başkanı katıldı.
Peki, ne konuşuldu? Kürt milletvekilleri ve siyasi aktörleri ağırlıkla bölgede PKK saldırılarına karşı daha sert önlemlerin alınmasını istediler. Açıkçası "güvenlikçi politikaların" sürmesinden yana tavır koydular. "Demokratik açılım"ın öncelikli olmasını isteyenlerin sayısı ise çok azdı.
Valilerin zırhlı araçlarla gezdiğini, kendilerine ise koruma verilmediğini söyleyen milletvekillerinin ısrarla "silah ruhsatı" talep etmeleri de dikkat çekiciydi.
Bölge siyasetçilerinin bu sert yaklaşımı sanıyorum, Başbakan Yardımcısı Atalay'ın da dikkatini çekti ki toplantının sonunda şunları söyleme gereği hissetti:
"Şiddete elbette cevap vereceğiz ve bu bir süre daha da yükselebilir ama başlattığımız demokratik açılımdan da vazgeçmeyeceğiz. Her şeye rağmen çıkışın demokratik açılımda olduğuna inanıyorum."