İHH İnsani Yardım Vakfı'nın öncülüğünde düzenlenen "Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası kapsamında Gazze'ye doğru yola çıkan 6 gemilik filoya İsrail'in saldırması dünyayı şoke etti.
Gözü karalığın bu kadarı gerçekten görülmüş değil. Gün boyu televizyon ve interneti izledim. Siyaset bilimciler de, strateji ve diplomasi uzmanları da, bir devletin dünyayı sarsan böylesi bir çılgınlığa imza atmasını yorumlamakta zorlandı. Paylaşım yanı bir yana Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcını hatırlatıyor. Belki de bu nedenle yeni bir dünya savaşından söz ediliyor. Aslında bu "dünya savaşı" meselesi bir haylidir konuşuluyor. Bir süre önce görüştüğüm bir ekonomist şöyle diyordu: "Dünya ekonomisi artık sıkıştı... Bu sıkışmadan barışçıl politikalarla çıkmak zor görünüyor. Yavaş yavaş üçüncü dünya savaşına doğru sürükleniyoruz."
Küreselleşmenin ülkeleri yakınlaştırdığı, sorunlu bölgelerde barış politikalarının öne çıktığı bir süreçte İsrail'in bu çılgınlığı acaba bir başlangıç olabilir mi?
Cevabı zor bir soru...
Bu saldırının nedeni büyük olasılıkla İsrail'deki saldırgan hükümetin giderek yalnızlaşması... Artık dünya "Saldırgan bir İsrail" istemiyor. Küresel sistem de bunu kaldıramıyor. "Korsan devlet" İsrail değişecek ve değişmek zorunda.
Bunu son dönemde çok net bir biçimde görüyoruz. Bu nedenle İsrail'in Gazze'de uyguladığı insanlık dışı politikalara, sadece Müslüman ülkelerin vatandaşları değil bütün dünya vatandaşları tepkili. Yardım gemilerinde yer alan çeşitlilik de bunu gösteriyor.
Burada kritik soru Türkiye'nin ne yapacağı... İçerideki saldırıları da dikkate alan siyaset çevrelerinde sert politikalar öneriliyor. Örneğin İsrail'i tanımaktan vazgeçmek gibi...
Gemilere saldırıdan sonra tüm Türkiye ayaktaydı. Bir anda binlerce insan sokaklara döküldü. Taksim Meydanı da bu alanlardan biriydi. Dün öğlen yaklaşık 10 bin kişi hep bir ağızdan saldırıyı kınıyor, dua ediyor ve isyanlarını dile getiriyordu.
Bir süre o kalabalığın arasında dolaştım. Çoğunluğunu dindarların oluşturduğu ama farklı kesimlerin de yer aldığı bir kalabalık vardı. Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'un katılması beklenen ama gelemediği mitingde Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Memur Sen, Liseli Öğrenciler Birliği dikkat çeken kuruluşlardı.
Kalabalık dağılırken eski bir belediye başkanı şöyle diyordu:
"Türkiye bütün rengiyle burada tepkisini gösterdi... Herkes çok öfkeliydi ama bu öfkelerini meydanlarda dile getirmesi iyi oldu. Bu tepki devam etmeli..."