DTP milletvekilleri bugün istifa ediyor. Kürtlerin çoğu istifaya karşı duruyor. STK'lar, DTP geleneğinin siyasi aktörleri istifayı istemiyor.
Buna rağmen onlar bugün istifa dilekçelerini verecek. Büyük olasılıkla DTP'liler, içinde Siyasi Partiler Yasası'nın da olduğu 5 maddelik taleplerinin yerine gelmesi için bir süre bekleyecek. Sonra da Kürt siyasetinin deneyimli ismi Şerafettin Elçi'nin dediği gibi "Sine-i milletin en yüce makamı Meclis'e" geri dönecekler.
Sonucu bekleyeceğiz ama bu siyasi geleneğin önünde önemli bir soru duruyor: "Bu çevre neden eski siyaset yöntemini aşamıyor?"
Tabii sadece onlar değil, Türkiye siyaseti ağırlıkla eski siyaset dilini kullanıyor. Aynı gerilimler, aynı öfke, aynı muhalefet ediş tarzı ve aynı siyasi söylemler. Muhalefetteki CHP ve MHP'nin bu dili değiştireceklerine dair bir işaret yok. Ama DTP geleneği öyle değil, daha çok özgürlük isteyen ve daha dinamik bir tabana sahip.
Peki, onlar neden değiştirmiyor?
İnternetin, dünyayı küçük bir köye dönüştürdüğü, Google'ın Twiter'in Facebook'un hayatımızın bir parçası olduğu yeni bir çağda yaşıyoruz. Dünya hızla değişiyor ama DTP çevresinin bildiği eylemler hiç değişmiyor. En hafif şekliyle hâlâ 20 yıl önceki gibi kepenk kapatılıyor, sokaklarda taş atılıyor ya da lastik yakılıyor.
Bunun yerine neden anadille eğitim hakkı için büyük kitlelerin katıldığı bir miting yapılmıyor? Ya da yeni bir anayasa için geniş katılımlı bir toplumsal kampanya?
Sivil siyaset için yola çıkanların bu sorunun cevabını düşünmesi gerekiyor.