Siyasi profili hiç yüksek olmadı ama o hep yüksek siyasetçi profili hayaliyle çırpınıp durdu.
Özal'ın ilk döneminde 1984'te Keçiören ilçe belediye başkanı oldu. İkinci dönemde kaybedince bürokrasiye döndü. Ama siyasetle bağını hiç koparmadı.
ANAP'ta Özal dönemi bitince rotayı Refah Partisi'ne çevirdi. RP'nin sürpriz yaptığı 91 seçimlerinde çıkardığı 60 milletvekilinden biri oldu.
O da sadece 2 yıl 4 ay sürdü. Sonra yeniden yerel yönetimlere döndü ve sosyal demokratların iddialı olduğu Ankara'da Büyükşehir belediye başkanlığına adaylığını koydu. Ve seçimi kazandı.
O gün bugündür Melih Gökçek'i kimse o makamdan seçimle indiremiyor. Üç kez üst üste Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan tek isim o. Bu gücüyle zaman zaman genel siyasete göz dikse de çıkışları hep yarım kaldı.
Şimdi kulislerde bir arayış içinde olduğu konuşuluyor.
"Neden?" diye sorduğunuzda da şu cevap veriliyor:
"AK Parti Melih Gökçek'in biletini kesti. Bu kez aday yapılmayacak..."
Aslında ortada böyle bir açıklama yok.
Yok ama, siyasette zaten bu tür yaklaşımlar "açıklamalar" ekseninde yürütülmüyor. Tavırlar daha önemli.
Örneğin son dönemlerde Gökçek'in CHP'ye tavrı dikkat çekiyor. CHP Genel Merkezi ile Gökçek arasında kurulan "sıcak ilişki" kimsenin gözünden kaçmıyor ve herkesin dilinde...
İster istemez şu soru soruluyor; "Acaba merkeze sağa açılımın yeni bir versiyonu mu gerçekleşiyor?"
Durumu, merkez sağdan bir siyasetçi şöyle değerlendiriyor:
"Gökçek'in CHP adaylığı en son akla gelecek şey, iki tarafı da bitirir. Ama seçim sonrasına dikkat! İyi ilişki seçim sonrası çok işe yarar."
Biraz şifreli oldu ama yerel seçimlere bir yıl kala, siyasetin şifrelerini çözmek de pek kolay değil. Bekleyip göreceğiz.