İstanbul Zeytinburnu'ndaki patlamanın ardından ortaya çıkan tablo dehşet verici. 22 insan yaşamını yitirdi. 120'ye yakın insan yaralı.
Yıllardır çözülemeyen siyasi problemlerle öylesine meşgulüz ki, maalesef yanı başımızda patlamaya hazır bombaları fark edemiyoruz.
Merak ediyorum; niçin Türkiye'yi yönetenler, yönetmek için sıra bekleyenler bu tür ciddi tehlikelere dönüp bakmaz?
Mesela neden hala İstanbul bir sanayi şehri kalmak zorunda?
İşin garip tarafı sadece onlar değil, İstanbul'u yönetenler de, İstanbul'da yaşayanlar da aynı vurdumduymazlık içinde.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıklamaları insanı ürkütüyor.
Bir kez daha İstanbul'a aday olmayı düşleyen Topbaş bakın ne diyor:
"İlçe belediyelerinin, sorumluluğundaki işyerlerinin envanterini bilmesi gerekir. Yanıcı ve patlayıcı maddelerle ilgili ruhsat verme yetkisi İçişleri ve Emniyet'in."
Daha vahim olanı "ihbar almadıkları için kaçak tesisleri bulamadıkları" gerekçesi.
Ortada envanter yok, ayrıca kaçak işyerleri olduğuna dair "ihbar" da olmayınca koskoca İstanbul'un şehremini ne yapsın?
Böyle bir yaklaşımla mı İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olacak?
Hadi bu gerçeği bilmediklerini varsayalım... İnkar edemeyecekleri koca bir gerçek var önümüzde: Marmara depremi...
Kaplumbağa hızındaki küçük çalışmaları saymazsak, bu konuda ne durumdayız peki?
Sadece patlamanın olduğu Zeytinburnu ilçesinde bile 2 bin 300 civarında konutun acilen yıkılması gerekiyor. Binlerce insan göz göre göre ölümü bekliyor.
Bunun raporları hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş' ın, hem de Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'ın elinde var.
Ne yapıyorlar, ne yapmayı planlıyorlar?
Yine deprem sonrası enkazların başına gidip, suçu birbirlerine atmayı mı düşünüyorlar?
Bu kente gerçekten yazık ediliyor.
Doğrusu çok merak ediyorum; önümüzdeki yerel seçimlerde, bu iki başkan bir kez daha hangi gerekçeyle İstanbulluların karşısına çıkacak?