Türkiye'de toplum, gerilimden beslenmeyen, sorunlarla yüzleşmek isteyen ve bir parça da olsa çözüm üreten yeni siyasi ekipleri ilgiyle izliyor.
Biraz güvendiğinde de iktidar kapısını açmaktan çekinmiyor.
Özal'lı Anavatan'ın iktidarı da, "Muhtar bile olmayacak" denilen Tayyip Erdoğan'ın herkesi şaşırtan iktidar yürüyüşü de böyle oldu.
Şimdi benzer bir süreci Mustafa Sarıgül yaşıyor...
CHP'de genel başkanlığa adaylığını açıkladıktan sonra inişli çıkışlı bir siyasi süreç yaşasa da bugün gelinen noktada, siyasal açıdan yüksek bir beklenti yarattığı kesin.
Sol aydınların, siyasi elitlerin küçümsemelerine karşın, Başbakan Tayyip Erdoğan'dan sonra halkta karşılığı olan tek isim Mustafa Sarıgül.
Peki, ne yapıyor Mustafa Sarıgül?
Yerel seçimlerin yaklaştığı bir süreçte nasıl bir siyasi yol haritası izliyor?
Sarıgül önümüzdeki yerel seçimlerde yine Şişli Belediye Başkanlığı'na aday olacak. Ama bu kez adaylığını "bağımsız" koyacak. Çünkü CHP'den ihraç edilmesiyle ilgili mahkeme kararı henüz netleşmese de CHP'nin aday göstermeyeceği kesin. Böyle olunca o da bağımsız adaylığa hazırlanıyor.
Amacı da yüzde 80 oy alarak bir ilke imza atmak.
Ama sadece o kadar değil, o bölgeden bağımsız belediye başkanı seçilmek önemli olsa da asıl hedeflenen Şişli'den Ankara'ya uzanan bir siyasi yolculuğa çıkmak.
Gördüğüm kadarıyla CHP ile yollarını ayıran Sarıgül, önümüzdeki süreçte bütün gücünü "partileşmeden" yerel seçimlere yöneltecek.
Bunun için de daha şimdiden çalışmalar başlamış durumda.
Önceki akşam saatlerinde İstanbul Dedeman Oteli'nde Sarıgül'ün düzenlediği yemekli bir toplantı vardı.
Tek gazeteci olarak katıldığım toplantının konukları ise Şişli'nin mahalle temsilcileriydi.
"Dünya Şişli'ye kilitlenecek!"
Sarıgül, "Yerel Ordularım" olarak nitelediği temsilcilerine bugünden çalışmaya başlayacaklarını belirtiyor ve şöyle diyordu:
"Örgütsüz güçle hiçbir şey olmaz. Önce Şişli'yi, sonra Türkiye'yi hedefliyoruz. Önümüzdeki pazartesi 5 katlı seçim bürosunu açıyoruz. Son 6 aya giriyoruz. Sizden rekor bekliyorum. Her sokaktan aktif iki kişi istiyorum. Her kapıyı çalacağız. Herkese selam verin ve selam alın. Selamda rahmet olduğunu unutmayın..."
"Bütün dünya Şişli'ye kilitlenecektir" iddiasıyla yola çıkan Sarıgül, konuşmasının son bölümünde ise yaptırdığı kamuoyu araştırmasına yer verdi. Şişli'de yapılan ve 3 bin deneğin katıldığı araştırmada "Olası adaylardan kime oy verirsiniz" sorusuna verilen cevapların dağılımı şöyle:
Mustafa Sarıgül: Yüzde 82.3
Muhsin Divan: Yüzde 0.9
Dursun Çaltı: Yüzde 0.4
Cüneyt Akgün: Yüzde 0.4
Kararsız: Yüzde 3.5
Başka seçenekler de var ama sonuç aşağı yukarı Sarıgül'ün yüzde 80'ler civarında oy alacağını gösteriyor.
Bu gerçekten büyük bir oran.
Bu durumda genel seçimlerde yüzde 35 oy alan AK Parti, yüzde 50'ye yakın oy alan CHP, hiç mi oy alamayacak?
Ankette bu sorunun da cevabı var.
AKP'ye oy verenlerin yüzde 62'si, CHP'ye verenlerin yüzde 87'si, MHP'lilerin ise yüzde 66'sı Sarıgül'e oy vereceğini söylüyor. Diğer partilerde de durum yaklaşık aynı.
Peki, böyle bir başarı genel siyaset açısından ne anlama geliyor?
Bir siyaset uzmanı şöyle diyor:
"Şişli'de yüzde 80 oy almak hiçbir şey ifade etmez. Sadece CHP'ye genel başkan olur, lider olmaz. Lider olmak için İstanbul'a aday olması lazım."
Bu yaklaşıma cevabı da bir başka siyaset uzmanı veriyor:
"Sarıgül şehirli refleksleri olan bir adam. Onu eleştirenler bir avuç kentsoylu aristokrat, Sarıgül'ü içlerine sindiremiyorlar. Bağımsız, Şişli'yi kazanırsa Sarıgül, bu ülkede başbakan olur."
Uzmanlar böyle diyor ama önemli olan halkın ne dediği...
Sahi siz ne diyorsunuz?
Sarıgül, İstanbul Büyükşehir'e mi, yoksa Şişli'ye mi aday olmalı?