Avustralya'nın 4.5 milyon nüfuslu Melbourne kenti, temizliği, şıklığı, düzeni ve havası ile insanı adeta büyülüyor.
Ancak bu kenti, Bizans'a, Doğu Roma'ya ve Osmanlı'ya başkentlik yapan İstanbul'la kıyaslayınca, karamsarlığa düşmemek elde değil.
Bir yanda insanlık tarihine tanıklık eden 3 bin yıllık bir geçmiş, öte yanda sadece 150 yıllık bir süreç...
Ve İstanbul, The Economist'in her yıl yenilediği "dünyanın yaşanabilir kentleri" sıralamasında ilk yüze bile giremezken, Melbourne 2. sırada yer alıyor.
Çünkü kültürel zenginlik, iklim, sağlıklı altyapı, düşük suç oranı, yaşama maliyeti, sosyal koşullar ve spor olanaklarıyla yaşam için dünyada en uygun koşulları sunan kentlerden biri Melbourne.
Bunlar elbette, bilimsel verilere dayanan belli standartlar... Bir de gözle görülen gerçekler var.
Öncelikle şaşırtacak derecede temiz ve şık bir kent. Şehrin merkezinde yükseler gökdelenler dışında, konutların yüzde doksanı villa türü yapılardan oluşuyor. Ve çevre, göz alabildiğine yeşil...
Ulaşıma gelince... Bizdeki o eski troleybüsler burada hala hizmet veriyor. Metro da yeterli düzeyde.
Ancak burada bile bazen yoğun trafiğe yakalanabiliyorsunuz.
Ama Melbourne insana "Bu kadar kusur kadı kızında da olur" dedirtiyor.