Sadece içerinin değil, dış dünyanın da gözü pazar günü yapılacak seçime çevrilmiş durumda. Doğrusu Türkiye'nin çok partili dönemde yaşadığı birkaç önemli seçimden biri olacak bu seçimler...
Peki nedir bu seçimi böylesine ilginç kılan?
Sorunun bir değil birden çok cevabı var. Öncelikle şu noktanın altını çizmek gerekiyor.
Dışarıdan bakıldığında "milliyetçi laikler" le "İslamcı muhafazakar" lar; içeriden bakıldığında ise "Cumhuriyet elden gidiyor" diyenlerle "Darbe korkusu" yaşayanlar arasında geçecek.
Bir bakıma toplumun ara renklerinin hesaba katılmadığı bir seçim bu. Ve bu da seçimin sürprizlere gebe olduğunu gösteriyor.
Çünkü seçim süreci baştan beri toplumun kutuplaştırılması üzerine kuruldu ve toplum ikiye ayrıldı.
Bir yanda AK Parti var, diğer yanda CHP ve MHP... İşin ilginç tarafı her üçü de yükseliyor. Siyasetin ana ekseninde ise öfke var.
Bir siyaset uzmanı şöyle diyor:
"Bu, kamplaşmanın yarattığı bir sonuçtur. Öfkenin hakim olduğu bir ayrışma yaşanıyor. Bu nedenle de öfkeli ulusalcılar CHP'de, öfkeli sağcılar MHP'de, öfkeli İslamcılar ise SP'de birleşiyor.
Bu da AK Parti'ye önemli bir şans sunuyor." İşte bu tablo seçimlerin sürprizlerle sonuçlanacağının işareti.
Sürprizi yüksek oy farkıyla AK Parti mi yapacak, yoksa beklenenin üzerinde oy alarak CHP-MHP mi yapacak?
AK Parti bütün araştırmalarda önde görünse de burada sürpriz unsur belki de bu seçimin başından beri tartışılan seçmenin sandığa taşınması olayı olacak. Geçen seçimde yaklaşık 9 milyon seçmen sandığa gitmemişti.
Geçmişte CHP ve Milli Görüş çizgisinin, uyguladığı sandığa seçmen taşıma çağrısı bu kez bizzat devlet kurumlarınca yapıldı.
Şimdi başta CHP olmak üzere birçok kesim, tatil yörelerinden büyük kentlere seçmen taşıma çabası içinde. Dahası bizzat vatandaş birbirini uyarıyor ve sandığa gidilmesini istiyor.
İşte bu çabanın sandığa nasıl yansıyacağı bu seçimdeki sürprizin anahtarı olacak.
Çünkü bu seçimde AK Parti seçmeni daha "sakin ve makul", CHP-MHP seçmeni ise daha "aktif ve militan" görünüyor.