İSTANBUL Zeytinburnu'nda çöken bina, o bölgede yaşayan binlerce insanın "ölümü beklediği" gerçeğini yeniden gözler önüne serdi.
Bir devlet, bir yerel yönetim düşünün ki, yaptığı araştırmada 2300'ü aşkın binanın "derhal" boşaltılması gerektiğini, boşaltılmazsa o binaların durup dururken bile yıkılabileceğini biliyor ama buna rağmen kılını kıpırdatmıyor.
İnanılacak gibi değil.
İstanbul'da yaklaşık 200 bin bina aynı tehlike ile karşı karşıya. Bu da en az 2 milyon insan demek. İki kişiyi kaybettik, bu gidişle bunun son olmayacağı da ortada.
Peki niçin adım atılmıyor?
Bu konuda daha önce de yazılar yazdım. Özellikle Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın her defasında aynı şeyi söyledi:
"Yeni kanunun çıkmasını bekliyoruz."
Bunun doğru olmadığı o kadar açık ki. Hem yeni belediyeler yasasında hem de 775 sayılı kanunda bu konuda neredeyse sınırsız yetkiler var. Tabii asıl mesele bu yetkileri kullanacak iradeye sahip olmak.
Ama yöneticilerde bu irade ne yazık ki yok.
Şimdi daha vahim bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 1999 Marmara Depremi'nden sonra KİPTAŞ, Başakşehir 5. Etap'ta 1100 konut üretecekti.
Projenin tek amacı vardı.
Zeytinburnu'ndaki insanları oraya taşımak.
Sonra ne oldu dersiniz?
Onu da eski bir belediye görevlisinden dinleyelim.
"KİPTAŞ orayı sosyal konut alanından çıkardı rant konutuna çevirdi."
İşte Zeytinburnu'nda neden bir şeyler yapılmadığının cevabı. İstanbul'da birilerine rant yaratacak planlar bir günde çıkarken, "ölümü bekleyen insanlar" için yasa bekleniyor olması hiç inandırıcı değil.