Seçim sathı mailine girilmesine rağmen özellikle muhalefetin içinde bulunduğu durum, muhalefet dışında herkesi kara kara düşündürüyor.
Onlardan çok başkaları birleşme formülleri üretmek için ellerinden geleni yapıyor.
Kimi DYP ile Anavatan'ı birleştirmeye çalışıyor, kimi "CHP olmazsa diğer solu bir araya getirelim" diyor, kimi de "Yeni Merkez" yaratmak için canhıraş çalışıyor.
Hele bazı araştırma şirketi sahipleri işi abartarak "şu partilere de oy verin" diye adeta vatandaşa yalvarıyor.
Aslında tüm bu çabaların çok da sonuç getirici olmadığını herkes biliyor.
Çünkü ortada, insanlarda coşku yaratacak yeni bir fikir yok. Herkesin derdi "AK Parti olmasın da ne olursa olsun."
Oysa toplum tam tersine "değişim" beklentisi içinde. AK Parti'nin başaramadıklarının nasıl başarılacağını gösteren bir adres arıyor.
"Özgürleşme ve zenginleşme" yaratacak yeni bir arayış içinde...
Şu son üçdört aya bakın... Toplumda en yoğun tartışılan siyasi öneri neydi? Mehmet Ağar'ın "düz ovada siyaset" çağrısı.
Başka?
Tek bir öneri yok.
Bu nedenle "AK Parti olmasın" üzerine oturtulan siyaset, ne yazık ki toplumda bir karşılık yaratmıyor.
İşte bu nedenle en azından kısa vadede "birleşme ve seçim ittifakı" adına siyasette yeni bir gelişme beklenmiyor.
Ama bu hiç hareket olmadığı anlamına da gelmiyor.
En yoğun hareket, son dönemin "fenomen" partisi Büyük Birlik Partisi ekseninde gelişiyor.
Zamanlama da bir hayli ilginç.
Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu, partisi hakkında Hrant Dink cinayetinden sonra yayılan negatif algıyı kısa sürede pozitife çevirmeyi başardı.
Bunun ilk adımı da bir süre önce MHP ve DYP'nin küskünlerinden oluşan ve aralarında eski bakanların da yer aldığı bir grubun BBP'ye geçmesiyle atıldı.
Ama gelişmeler burada kalmadı...
Siyaset kulislerinde yankı yaratan bir gelişme de mesleğinin en verimli çağında olduğu söylenen bir kurmay albayın istifa ederek BBP'ye geçmesiydi.
Anlaşılan, perde arkasının çok "derin" anlamlar taşıdığı söylenen bu istifa önümüzdeki günlerde çok tartışılacak...
BBP ile ilgili şu günlerde yeni bir gelişmeden daha söz ediliyor.
DYP'nin muhalifleri olarak bilinen ve başını Saffet Kaya'nın çektiği Anadolu Hareketi'nden önemli bir grubun da Büyük Birlik Partisi ile görüşmeler yaptığı, hatta önümüzdeki günlerde partiye geçecekleri konuşuluyor.
Biz de bu gelişmenin doğru olup olmadığını Saffet Kaya'ya sorduk. Kaya önce nasıl bir siyasi gelişme beklediğini anlattı:
"Ben hep şunu söyledim, 'Herkes Türk büyüğü olmaktan vazgeçsin.' Bunu Tansu Çiller, İlhan Kesici, Mehmet Haberal ve Ali Müfit Gürtuna ile görüştüğümde de söyledim. Şu an gecikmiş değiliz. Ortak kanı merkez sağı kısa sürede toparlamak ve iyi bir vizyonla Türkiye'ye bir çıkış yaptırmak. 15 gün içinde böyle bir hareket doğarsa Türkiye için iyi bir şans olacak."
Araya girip, "Peki BBP'ye geçmeyi düşünüyor musunuz" diye soruyorum.
Saffet Kaya bu konuda bazı şeylerin yazılmamasını istiyor ve şöyle diyor:
"BBP kesinlikle gündeme oturdu. Katılımların olacağı da gözleniyor. BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu bizimle yemek yemek istedi. Görüşmemiz olacak ama bir karar vermedik. Umarım herkes hak ettiği noktaya gelir."
Kuşkusuz BBP sadece katılımlarla büyümeyi hedeflemiyor, aynı zamanda farklı işbirliği hesapları da yapıyor.
Bu konuda en sıcak gelişme DYP-BBP ve Yaşar Nuri Öztürk'ün genel başkanı olduğu Halkın Yükselişi Partisi arasında yaşanıyor.
Hatta 7 milletvekili BBP'ye, 3 milletvekili de HYP'ye verilerek 10 milletvekili üzerinde pazarlık yapıldığı söyleniyor.
BBP'nin geldiği noktayı bir siyaset uzmanı şöyle değerlendiriyor:
"BBP çevresinde önemli bir gelişme yaşandığı kesin. BBP kuşkusuz bir parti olarak kendisini daha etkin bir yerde konumlandırmak istiyor. Buna diyecek bir şey yok. Ancak dışarıdan bakınca bu durum MHP'yi aşağı çekmeyi hedefleyen bir kurgunun parçası gibi görünüyor."