Türkiye bu tür cinayetlerle nasıl baş edebilir? Katil zanlılarının yakalanması bu sorunun cevabı değil.
Bunun çok örneğini yakın tarihimizde gördük.
Abdi İpekçi'den Uğur Mumcu'ya, Musa Anter'den Mehmet Ali Kışlalı'ya onlarca aydın kaybedildi.
Ve ince hesaplanmış her cinayet toplumu kamplaştıran zemin üzerinde gerçekleştirildiği için ortak bir tepki gelişemedi.
Ve katiller yakalansa da yakalanmasa da sonuç değişmedi.
Sonra ne oldu?
Cinayetler aralıklarla da olsa devam etti.
Hrant Dink bunun son örneği.
Peki neden durduramıyoruz bu cinayetleri?
Çünkü temel sorunlarımızla yüzleşmek istemiyoruz.
Farklı fikirlere tahammülümüz yok.
Siyaset, toplumun temel sorunlarına çözüm üretecek projeleri tartışmak yerine, toplumda gerilim yaratacak fikirler peşinde.
Bizim temel sorunumuz bu.
Ama artık bunu aşmak zorundayız.
Ve Hrant Dink'i katledenlerin hesabını bozacak bir çıkış bulmalıyız.
Yaşamıyla, fikirleriyle bu coğrafyada barışı simgeleyen Hrant Dink'in cenazesi, bu toplumun artık cinayetler, gerginlikler istemediğini ve bir yürek olduğunu ortaya koyacak bir gösteriye dönüştürülmeli.
Salı günü İstanbul Türkiye olmalı ve o cenaze töreni bu topraklardan şiddeti protesto edecek bir mitinge dönüşmeli.
Sadece orada olmak da önemli değil, evde, işyerinde, okulda nerede olursak olalım,
Türkiye toplumunu karanlığa sürükleyenlere karşı "artık yeter" diyecek bir çıkış bulmalıyız.
Bu cinayeti kınıyoruz!
İspanya halkının şiddete ve askeri darbe girişimlerine karşı gösterdiği kitlesel tepkiyi artık bizim de göstermemiz gerekiyor.
Dün sabah İstanbul Ataköy'de bir evin camında şöyle bir yazı vardı:
"Bu cinayeti kınıyoruz!"
Hrant'ı belki de hiç tanımayan bu ailenin yazdığı o doğal tepki bir ilk mi bilmiyorum ama bir ilke dönüştürülebilir.
Eminim Türkiye'nin dört bir yanında onlarca insanın yüreği yandı.
Ama artık bu acıyı içimize atmayıp, tepkimizi dışa vurmalıyız.
Türkiye'de yayınlanan tüm ulusal gazeteler dün neredeyse ortak manşet atmıştı:
"Katil vatan haini."
Keşke, Türkiye farklı fikirleri nedeniyle "vatan haini" olarak suçlanan Dink'in ölümünden sonra değil, yaşarken bu "barış dilini" yakalayabilseydi.
Türkiye önemli bir barış adamını yitirdi ama hala ortak bir barış dilini yakalama şansı var.
Bir kez olsun, bu topraklarda "barışa bir şans" vermek çok mu zor?
Salı günü hep birlikte "bu cinayeti kınıyoruz" demek ve hayatını barışa adayan Hrant Dink'i son yolculuğunda yalnız bırakmamak için sokağa çıkalım ve Türkiye'nin gücünü gösterelim.