Ortalık toz duman. Adeta 2012'nin cehennem senaryoları oynanıyor gibi!.. Müslüman dünyası fokur fokur kaynıyor. Türkiye'nin gündemi YAŞ'a kilitlendi. Biz ne kadar içe dönük olsak da, dışarıda da her yer karmakarışık.
Başta Suriye, kan gölüne dönmüş. Siz, ne kadar çok kavgadan kaçarsanız kaçın, bir noktadan sonra tıkanır, kaçacak yer bulamazsınız! İşte o an, müdahale edecek iç gücümüz haliyle Türk Silahlı Kuvvetleri'dir.
Komuta kademesinin istifa kriziyle TSK, Türkiye'ye ve dünyaya, "Bizde de istifa müessesesi çalışıyor.
Türkiye dikta rejimini geride bıraktı" diyerek çok açık bir mesaj verdi. ABD ve AB'nin ikide bir gözümüze soktuğu darbecilik vurgusu da böylece tarih oldu. Komuta kademesinin belirlenmesi, böylesine zor bir coğrafyada hepimiz için çok önemli.
Komutanlar en az dört yıl görev yapacak. Atacakları adımlar ulusal kaderimizi belirleyecek. Demek ki, "yıpratılma siteminde" bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne en yüksek seviyede destek verilmeli.
Açıkçası yeni komuta kademesini içeride ve bulunduğumuz coğrafyada kritik bir süreç bekliyor.
***
Suriye,
Fukuşima Nükleer Santrali gibi, her an patlayabilir. Olası bir müdahale, Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi
bağımsız bir gelişme diye algılanamaz.
Burası
Tunus ve
Libya değil!.. Bu iki ülkede yönetimsel sorunlar vardı. Arkalarında
mezhep ittifakı yoktu.
Suriye'de ise hem yönetim, hem de mezhep sorunu var. O yüzden Suriye birbirine bağlı
ülkeler zinciri içinde değerlendirilmeli. Olayların tetikleyecek Sünni-Şii gerginliği, Bahreyn'den Kuveyt'e Lübnan'dan Ürdün'e bütün coğrafyaya yayılır
Nedense Türkiye'de bazı kesimler Suriye'deki gelişmeleri küçümsüyor.
Dikkatinizi çekelim.
Olası bir müdahale,
Suriye dominosunu yıkarken,
Irak ve
İran dominosunu da yıkar. Bölgede mezhepsel çatışmaya dönüşebilecek bir gelişme, Libya'da olduğu gibi komşu ülkeleri
bölünme noktasına getirir. Sorarım size, hemen yanıbaşımızda meydana gelebilecek bu olaylara karşı kayıtsız kalma şansımız var mı?
Biz,
askeri, sosyal ve
ekonomik olarak payımıza düşeni alırız.
Suriye saatli bomba...
Tetiklenirse, ortada ne Nabucco kalır, ne de İran doğalgazı yolculuğu....
***
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan,
"Şu an AB krizde. Bu da bizim ihracatımızı düşürebilir!" diyor.
İhracatta alternatif pazarımız Ortadoğu ve Kuzey Afrika. Beş yıldır Suriye üzerinden Ortadoğu'ya açılıyoruz.
Cilvegözü, Nusaybin ve
Öncüpınar kapılarından ihracat yapıyoruz. İhracat pazarlarımızı en fazla artırdığımız ülkeler, Ortadoğu ülkeleri.
Bu ülkelerin çoğunda müteahhitlerimiz büyük projelere imza atıyor.
Peki, ihracatta en büyük alternatifimiz olan Suriye yakılır yıkılırsa, biz, Ortadoğu'ya nereden ihracat yaparız?
Meselenin özü bu.
İşte dün 4.5 saat süren
Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısı bu açıdan da çok kritikti. Sonuçta siz, iyi niyetli planlar yapabilirsiniz. Eğer dünya konjonktüründe size sahip çıkan yoksa, yandınız demektir.