Politika faizi düşüyor, Türk bankaları kâr rekoru kırmaya devam ediyor. Eh, böyle bir dönemde bankacılık sistemi kâr etmeyip ne yapacak? Faizler düşer kâr yazılır, faizler yükselirse zarar!.. Dolayısıyla böyle bir dönemde eğer bankacılık sistemi kâr etmezse hepimizin oturup kara kara düşünmesi gerekir!..
Hakkını teslim edelim. Türk bankaları ciddi bir risk yönetiyor!..
Salı akşamı Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'nin basınla sohbet toplantısı vardı.
Bankalar Birliği yönetimi toplantıya tam kadro katılamamıştı. TEB'in Genel Müdürü Varol Civil, bankanın ortağı BNP Paribas'nın yöneticileri ile Paris'e görüşmeye gitmiş. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen geldi ama bankanın yabancı ortağı GE ile özel toplantısı varmış; izin isteyerek ayrıldı. Finansbank'ın genel müdürü Sinan Şahinbaş ortada yoktu.
Ancak biz gazeteciler için davet anlamlıydı. Çünkü ertesi gün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan üç aydır kış uykusuna yatan, üç yıllık orta vadeli programı açıklayacaktı. Küresel krizde çok iyi sınav veren bankalar, kriz sonrası oluşacak rekabetçi ortamda acaba riski nasıl yönetecekti?
***
Malum, bankalar, uzun süredir rahatsız.
"Yüksek kâr ediyorsunuz?" diye sorulan sorular karşısında sürekli savunmaya geçiyorlar. Ancak bu kez kâr konusunda daha rahattılar, savunma yapmadılar. Tabir yerindeyse
bankacılık marifetlerini rakamlarla ortaya koydular. Hatta
"Sadece biz kâr etmiyoruz ki... Bizim kredi verdiğimiz şirketler de kâr ediyor!" diyerek gazetecileri,
"rakamla, bilgiyle soru sorun" diye uyardılar.
Sonuçta, toplulaştırılmış bilanço açıklıyorlar. Kabul edelim ki, Türk bankacılık sistemi son krizde tüketiciyi keşfetti. Kredi kartı borçlarının yapılandırılması konusunda kendi açısından iyi sınav verdi.
Ancak bankacılar,
"Kredi musluklarını kapattınız, itibar kaybettiniz" biçiminde gelen eleştirilere bir türlü dayanamıyor, sinirleniyorlar. Bu soru yine soruldu.
Ersin Özince, "Eğer bankalar kredi vermemiş olsaydı, kredi hacmi bu kadar büyür müydü? 350 milyar liraya ulaşır mıydı? Biz bankalar olarak hem Hazine'yi, hem de reel sektörü fonluyoruz. Müşterilerimiz kredi almayı kesti. Talep azaldı. Sorun bu. Ben kayıt içinde çalışıyorum. Sokakta göğsümü gere gere dolaşıyorum!" diye yanıt verdi. 150 bin kişinin çalıştığı sektöre de bu yakışır.