Başımız sağ olsun!Türk sanayisinin beyni, lojistiği, fabrikaları, tekmili birden İkitelli çöktü! Çatalca, Silivri, İstanbul'un batı kanadı sulara gömüldü. Bize de Reha Muhtar'ın kulaklarını çınlatmak düştü. Muhtar, bir zamanlar Show TV'de "Nerede bu devlet" diye sorardı. Şarkıcı Pamela, "İstanbul seni mahvetmiş!" diye boşuna söylemiyor. Fatura, yazıyı yazdığımız sırada 31 ölüydü. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş maddi hasarı ilk etapta 90 milyon dolar olarak açıkladı.
Görünen o ki, fatura kabaracak!
Fakat Türkiye akıllanmayacak.
Çünkü planlama yok, bilgi yok, insana saygı yok, üretim bilinci yok! Modern hayata dair en küçük bir kırpıntı yok.
İstanbul, "Cakarta" oldu. Marketler yağmalandı. Araçlar yağmalandı. Polis, "Bu halka bu yakışmıyor" diye bağırdı.
Ama kayıtdışı işçiliğin merkezi İkitelli'de cuma günü kimse yevmiye almayacağını biliyor. Erzak depoladı...
***
Geçen hafta sonu Berlin'deydim.
Berlin Elektronik Fuarı'nı
(IFA) gezdim. Almanya'nın beyaz eşya devi
Miele'yi tanıdım. Alman sanayisinin temelini oluşturan yüzyıllık aile şirketlerinin krizi nasıl atlatmaya çalıştığını, kurumsal kültürün, insana yatırımın krizde şirketleri nasıl büyüttüğünü öğrendim.
Avrupa'da çamaşır ve bulaşık makinesinin mucidi olan Miele'nin
2010 için hazırladığı modellerde her şey
ekonomik. Artık aileler, çamaşır ve bulaşık makinesinde ne kadar su ve elektrik kullandığını bir düğmeye basarak öğrenebilecek. Etkilendim.
Miele, özkaynağıyla yatırım yapan, banka kredisi kullanmayan, krizde bir tek işçi çıkarmayan bir şirket.
Milliyetçi. Çoğu Alman şirketi de böyle...
Esnek çalışma sistemiyle çalışıyorlar. Haftada 40 saat olan çalışma süresi kriz yüzünden 35 saate inmiş. Bu sürenin yeniden 40 saate çıkmasıyla krizin atlatılmış olacağını söylüyorlar.
Biz de Berlin'in yağmurlu havasına dikkat çekiyoruz. Berlin'de kaldığımız sürece çok yağmur yağdı, ne sel oldu, ne de ayağımız çamurlandı. Berlin'de her şey insan için. Galiba gelişmiş ülke ile gelişmekte olan ülke arasındaki temel fark:
"Akılcılık."