Bu proje, bir ömre bedel. Kolay mı? Tam 55 yıldır, "Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santral" yapımını tartışıp duruyoruz. 34 yıl konuştuk. Sonunda bir dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını yapan Recai Kutan düğmeye bastı. Ancak Ilısu bir türlü yol alamadı. Yeniden beklemeye geçtik. Nedense bu bekleme dönemlerinde başka ülkelerin açılımlarını tartıştık, İngiltere Hükümeti yıllarca, "Irak ve Suriye'yi susuz bırakırsınız" dedi, sustuk. Kürt lobisi, "Kürtler'e zarar verilir" tezini işledi. Dinledik. Bu proje yüzünden AB-Kürt ve Arap cephesi bizi "Kuzeyden Güneye" kuşattı!
Bir türlü ulusal çıkarlarımızı konuşamadık.
Ilısu Barajı 24 Ekim 2005 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu (MGK), gündemine bile girdi. "Türkiye'nin su kaynakları, su güvenlik sorunu" diye konu işlendi. Ilısu Barajı'nın yolculuğu "Görevimiz Tehlike!" filmi gibi devam etti.
***
Bir devlet projesi olarak geliştirilen Ilısu'nun 1.2 milyar euro olan ana finansmanını AB'li kreditörler sağladı!
600 milyon euroyu bulan çevre yükümlülüklerine ise Türk Hazine'si kefil oldu. Sonunda Ilısu'nun temeli 2007'de AK Parti tarafından atıldı.
Gelin görün ki; biz Türkler yine yapacağımızı yaptık! 75 bin kişiyi yerleştireceğimiz kaliteli yeni bir şehir kurmak yerine, "Bu proje çevreyi bozar, tarihi mirası yok eder!" tezini işleyerek konuyu doğru dürüst araştırmadık bile!
Böylesine büyük bir projede, "Finansman, planlama ve organizasyon" gibi üçlü ayak iyi işlemeli.
Ne yazık ki, Ilısu'nun temelini atmayı başaran Türkiye, çevre planlama ve organizasyonunda sınıfta kaldı. Evsahibi sayılan DSİ, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kötü niyetten değil beceriksizlikten yanlış üzerine yanlış yaptı.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, kurulması planlanan 75 bin kişinin yaşayacağı yeni şehir kurma işini büyük ihtimalle TOKİ'ye bırakmış olacak ki, çok sessiz kaldı.
TOKİ ne yapsın?
Galatasaray'a Seyrantepe'de stat mı yapacak? Güneydoğu'daki karakolları mı gezecek? Yoksa Ilısu'ya mı odaklanacak? İşin püf noktası burası. Pandoranın Kutusu açılacak!...