Hafta sonu İzmir-Çeşme Otoyolu'nda yaşanan vahim kaza, genç bir babayı güle oynaya denize girmek için gittiği Çeşme yerine mezara gönderdi. Yeni doğmuş bir bebek yetim kaldı. Gencecik bir kadının hayatı karardı. Bir aile parçalandı. Tuhaf bir ülkede yaşıyoruz. Kendi gerçeğimiz olan trafik kazalarını başkasının gerçeğiymiş gibi seyrediyor, trafik kazalarında rekor kırıyoruz.
Her yıl trafik kazasına 5 bin insanımızı kurban veriyoruz.
200 bin yaralıyı görmüyoruz!
Ne kadar insanımız sakat kaldı, bilmiyoruz!
Türkiye'nin bilinçli sürücü sayısı bir elin parmaklarını aşmıyor. Sürücülerimizin çoğu dikkatli, tedbirli, temkinli ve ahlaklı değil. Otoyol gişesinde bilet alırken hızını düşürmüyor. 30 km'nin üstünde bir süratin "Efendi sürücüye" yakışmadığını bilmiyor. Bir insanın her şeyden önce kendi içinde ölçülü olması şart.
Batılılar, ölçülü olmaya rasyonalizm diyor. Buna İslam felsefesinde ise "marifetli olmak" deniliyor.
Ölçülü olmanın kriteri kesinlikle eğitim.
O yüzden boş boş konuşmak yerine, daha ilkokulda trafik eğitimine başlamak zorundayız. Geç kalmadık mı?
Renault Mais, 8 yıldır ilköğretim çocuklarını trafik kuralları konusunda eğitiyor. "Sokakta İlk Adımlar" projesiyle hem afiş yarışması düzenliyor, hem de kitap yayımlıyor. Amaç, trafikte saygılı bireyler yaratmak ve trafik kazalarını önlemek.
Diyorum ki, "Acaba bu projeye Milli Eğitim Bakanlığı destek veremez mi?" Çünkü yaşam hakkından daha değerli bir şey yok.