Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİHA OKUR

Denize inen tekerlekli sandalye

İşte sevginin gücü!
Tekerlekli sandalye ile denize(!) bile girebiliyorsun...
Sevgi tek başına engelleri aşmada yeterli mi?
Sizi bilmem ama bana göre yeterli değil. İnanın sevginin gücü, para ile birleşirse, aşılmayacak engel yok...
İşte 10 yıldır amansız bir hastalığa karşı mücadele eden Suna ve İnan Kıraç, adeta modern çağın 'Ferhat ile Aslı'sı' gibi. "Suna'nın" gözleri, "İnan'ın" sevgisiyle birleşince amansız bir hastalık bakın, nasıl yenilmiş...
Hastalık, ender görülen bir kas hastalığı.
Dünyanın en ünlü astrofizikçisi "Stephen Hawking" bu hastalığın beyin gücüyle nasıl yenildiğini ispatlamış bir bilim adamı. Hawking, teorileri ile insanlığı kurtarmaya çalışıyor.

Asansörlü
minibüs
Suna ve İnan Kıraç Vakfı'ndan çıkan "Ömründen Uzun İdeallerim Var!" kitabı Suna Kıraç'ın ilk kitabı. Rıdvan Akar yazmış. Kitap, herkese farklı "Suna-İnan Kıraç" penceresi açıyor.
Suna Kıraç, deniz tutkunu. Ama 10 yıldır denize giremiyor.
Çünkü Suna Kıraç, sadece gözlerini kırparak yazıyor, çiziyor, okuyor, konuşuyor, iletişim kuruyor. Bir saniyede 10 kelime okuyor. Beyni pırıl pırıl durmadan çalışıyor. İnan Kıraç ise sürprizler yapıyor.
Özel olarak dizayn edilmiş tekerlekli sandalyeyi kurulan vinçli sistem sayesinde denize indiriyor. Suna Kıraç'ı denizde yüzdürüyor. Yine özel dizayn edilen asansörlü minibüsleri ile birlikte gezintiye çıkıyorlar.
Haftada bir gün Beyoğlu'ndaki Pera Müzesi'ne, ayda iki gün Antalya'ya gidiyorlar.
Antalya, Kıraç çifti için özel bir anlam ifade ediyor.
Çünkü Suna Kıraç, hastalığı sonrası kendisini ilk kez Antalya'daki Suna-İnan Kıraç Eğitim Parkı'ndaki çocuklara göstermiş.
Belli ki, "yeniden doğuşunu" çocuklarla paylaşmış.

Tedaviler
Kıraç'tan
Türkiye'de bu hastalık üç kişide var. Biri Fenerbahçeli eski futbolcu Sedat diğeri ise bir Hava Korgeneral. İnan Kıraç, mütevazı. Yaptıklarının çoğunu kimseyle paylaşmıyor.
Ama karısı ile aynı kaderi paylaşan bu iki insana Suna Kıraç'ın bakımını aynen uygulattırıyor.
Suna Kıraç'ın doktorları diğer iki hastaya da bakıyor.
Suna Kıraç, Bulgar bir hemşireye emanet. Her gün saat 17:00 ile 19:00 arası dostları ile sohbet ediyor. Haber kanallarını izliyor. Klasik müzik ve Türk Sanat Müziği dinliyor. Ahmet Özhan'ın "Yunus Emre'sini çok beğenmiş.

Bilançoları okuyor
Suna Kıraç, sıradan bir insan değil ki? Babası rahmetli Vehbi Koç Üniversitesi'nde yetişen bir iş kadını. Türkiye'nin en zengin insanlarından birisi. Ama yakın çalışma arkadaşlarına göre Kıraç, "Sermayeden değil emekten yana tavır koyan bir patron."
Üstelik ulusalcı...
Hâlâ çalışıyor.
Bir özelliği globalleşme yolculuğuna çıkmış Koç Holding'e yol gösteriyor. Suna Kıraç, Türkiye'nin en iyi bilanço okuyan insanı.
Her gün düzenli olarak holding raporlarını, şirketlerin stratejik planlama çalışmalarını inceliyor.
Ve gerektiğinde ikaz ediyor.
Kıraç, töre cinayetlerinin kol gezdiği Türkiye'de geleceği gençlerde ve kadınlarda görüyor. Türkiye'nin en büyük sorununun işsizlik olduğunu biliyor. Eğitime ve bilime inanıyor.
Acaba Türkiye, siyasette ve ekonomide nereye koşuyor?
Suna Kıraç'tan dinlemek önemli!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA