İster kritik görevler olsun ister diğer kamu hizmetleri...
Sınav sistemine hile karışınca pek çok açıdan yıkıcı etki devreye giriyor.
Birincisi; hak yeniyor. İkbalini KPSS ve benzeri sınava bağlamış insanların yerine, sınavı manipüle edenlerin girmesi adalet duygusunu zedeliyor. 10 yılda kamuya alınan 730 bin kişi içinde, hakkı yenenlerin vebali; kimin boynundadır?
İkincisi; liyakat ilkesinin ihlalidir ki yetkinlikler hiçe sayılarak kadrolara "adamlarını" yerleştirenler, bu yöntemle devletin içinde örgütleniyor, kendilerine bağlı şebekeler oluşturuyor. Devletin hazinesine yük olmaları da cabası...
Üçüncüsü; en yıkıcı olan etkidir. Hele ki kritik görevlere "paralel ajanlar" getirmek için sınav sistemi, "kopya, soru sızdırma veya doğrudan tercih" yöntemleri kullanılıyor. Bu kanaldan gelenler, kendilerini buraya getirenlere hizmet ediyor.
Devletin güvenliği risk altına girdiği gibi, icranın işleri çatallaşıyor, ikircil yapı içinde birbiriyle çelişen süreçler gelişiyor. Çok başlılığın oluşturduğu kargaşa bir yana, kamuya hizmet yerine "kadroya itaat" gerçekleşiyor.
Cemaat Yerleştirme Sınavı başlığını bu yüzden attık. Anlatmak istediğimiz, herkese açık, şeffaf ve adil olması gereken bu sürecin, birilerinin devlette paralel konuşlanması için iğdiş edilmesidir. Bu bir suçtur ve failleri bulunup, hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.
Hakkı yenenlerin sayısını bilmiyoruz ancak ilk inceleme sonuçları, binlerce haksız işlemin söz konusu olabileceğini gösteriyor. Acaba kaç bin kişinin yerine yerleştiler ve orada vicdanları rahat mıdır dersiniz?