Geleceği tahmin etmenin en garanti yolu onu inşa etmektir. Zihnide başlayan bu inşa süreci eyleme döküldüğünde "tahmin edilen gelecek" var edilmiş demektir.
Turkcell'in başlattığı "Geleceği Yazanlar" projesi, 1 yıl önce zihinlerde inşa edildi. Şimdi eyleme dökülüyor. Yazılım Türkiye için gelecek vaat ediyor ise bunu bizim adımıza birileri yapmayacaktı. Bunu biz yazacaktık. Turkcell tam da bunu yapıyor.
Neyi beslersen, onu geliştirirsin. Yazılım sektörünü beslemek, ona yalnızca mekân sağlamak, vergi teşviki sunmak, yasa düzenlemek veya cebine para koymak değildir. Gerçek destek, kafasındaki yazılım fikrini ticari başarıya taşıyacak sürecin her aşamasını öngörmek, bilgi birikimini paylaşmak ve birlikte çalışmaktan geçer.
Bu yaklaşım dünyada denendi ve işe yaradığı görüldü. Şimdi biz aynı yolda yürümek için ilk adımı attık. Bireysel, kurumsal, toplumsal fayda üretecek mobil yazılımlara tam destek sunuluyor. Bunun anlamı, kafasında yazılım fikri ve becerisi olan potansiyellerimizin kendisine "küresel çıkış" bulabileceğidir.
Benim bu projeye verdiğim önem; yazılımın "seferberlik" coşkusuyla ele alınması kadar, "yazılım kuşağı" oluşturma fikrinde yatıyor. Bu kuşak, kilosu 1.5 $'lık ihracata nitelik devrimi yaptıracak, orta gelir tuzağından çıkartacak.
Benzer onlarca projenin içinde yer aldım, yüzlercesini gördüm, bildim, yazdım. Fakat kalıcı başarının ancak ve ancak "bir fikri hayatla ilişkilendirecek adımlardan" geldiğini öğrendim.
Bu seferberliğin "başarıya giden yolda" yeni bir model olmasını diliyorum. Hedeflenen 2023 Türkiye'sine yürüyüştür bu...