Krizlerin onca maliyetine karşılık sağladığı kazanç zihinlerdeki dönüşüm ve ezberleri bozmasıdır. Deprem sabahı altınızdaki toprağı fark eder jeolog olursunuz. Kriz sonrası ekonomist, darbe sabahı demokrat olursunuz.
Küresel krizin etkileri azalmaya yüz tutsa da yeni dünya düzeninin yaklaşmakta olduğunu anlatıyor bize. Geleneksel kurumlar işlevsizleşiyor. Gücünü kaybedenlere güç aşısı tutmuyor. Önem derecesi değişiyor ve yeni kurumlar hayatımıza giriyor.
5 yıl önce başlayan krizden bu yana geçen süre, böylesi trendleri belirginleştirmede yeterli olmasa da bazı ipuçları yok değil. Mesela G-7, eskisi gibi gürleyemiyor, gürlese de yağamıyor. G-20 daha etkin hale geliyor. Dünya üretiminin 3'te 2'sini elinde tutan zenginler, BRIC ile başlayan sonra BRICS'leşen olguyla baş etmek için beyhude uğraş veriyor.
NATO, eşdeğeri olan Varşova Paktı'nın çökmesi ardından kendine iş arar durumda. Çocuk pornosu, kara para aklama, uyuşturucu mücadelesiyle uğraşıyor. AB, eurosunun derdinde, birliğini koruma telaşında.
OECD, çoktan istatistik yığını haline geldi. IMF kemer sıkma işinden çıktı, varlığını sürdürebilmek için "büyüme nasihatine" başladı. Dünya Bankası, IBRD ise küresel kriz ölçeğinde çoktan "dev-cüce" oldular.
Yetmedi, yeni yetme kısaltmalar girmeye başladı hayatımıza; BRICS ile başlayan süreçte CIVETS (Kolombiya, Endonezya, Vietnam, Mısır, Türkiye, Güney Afrika), MIST (Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye), VISTA (Vietnam, Endonezya, Türkiye, Arjantin), ŞANGAY BEŞLİSİ (Çin, Kırgızistan, Rusya, Kazakistan, Tacikistan) ve diğerleri...
Yeni dünya yeni kurumlarını var ederken dikkati çeken Türkiye'nin bu yeni oluşumlarda yer almaya başladığıdır. Kurala uymak yerine kural koymak böyle bir şeydir zaten...