Bu satırları eğer saat 14.00 sonrası okuyorsanız, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın faizde attığı "ölçülü adım" konusunda bilgi sahibisiniz demektir. Büyük ihtimalle, diğerleri değişmeyerek koridorun üst faizinde belki yarım puanlık artış yaşanacak.
Daha fazlası?
Burada G-20 ülkelerinin Moskova toplantısı sonuç tebliğinde yer alan "büyümeyi hızlandırmaya odaklanma" ifadesi, daha büyük artışın olmaması gerektiğini söylüyor.
Neticede bu bildirinin altında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Guvernörü Erdem Başçı'nın da imzası var.
Geçen yıl "gaz mı fren mi?" tartışmasında frenden yana tavır koyan Babacan'ın da "faizi daha fazla artırma" yönünde baskı veya telkini söz konusu olmamalı.
Eğer Türkiye, el freniyle hızı kesilip %8.8 rekor büyümeden %2.2'lik yavaşlamaya itilmişse, yeniden hızlanmak için faizlerin "gereğinden fazla" tırmanmaması şart.
Peki, faiz artışı gerekli mi? Bu sorunun cevabını aslında geçen aylarda gayet net olarak verdik; gerekmiyor, aksine daha da indirmeli...
Fakat FED açıklamaları ve arkasından kurda meydana gelen anaforlar yüzünden ne yazık ki piyasada faizleri yukarı doğru hareketlendirme yönünde kamuoyu oluşturuldu.
Nitekim Başçı'nın "faiz koridorunu genişletici yönde ölçülü bir adım" cümlesi, bu beklentinin ifadesi olarak şekillendi.
Dakikasında yabancı finans çevrelerinin "ölçülü adım yetmez, en az 2, 2.5 puan artırın" kampanyası geldi.
FED sonrası gelişmekte olan ülkelerden çıkma eğilimine giren sıcak paranın giderken beraberinde "yüksek kâr" götürme gayreti, ne derece sonuç verecek, anlayacağız. Ayağı frende olanların anlaması gereken şudur:
Faizi yönetmek ekonominin gereğidir ancak büyüme vazgeçilmezdir. Hele ki Türkiye için...