Ülkedeki 1 milyon 200 şirketimiz, 365 oda ve borsa'ya üye... Bunlar, dernek filan değil. Üye olmam diyemezsiniz.
Eğer şirketiniz varsa, paşa paşa odaya kaydını yaptırmak ve yılda en az 10 bin liralık kamburu sırtınızda taşımak zorundasınız.
Kambur diyorum zira hemen hiçbir değer üretmeden, sırtınızda taşıdığınız yüktür odalar... Sundukları hizmet, kayıttan hisse devrine, aidattan ticari belgelere dek yığınca bürokrasi üretmek... Odalara sorarsanız aldıkları paranın son kuruşuna dek karşılığını veriyorlar.
Ancak sorun; daha köklü yarayı açığa çıkarıyor.
Odalara neden mecburuz ve odaların ürettiği bu evrakı toplamaya neden mecbur bırakılıyoruz? İnternet çağında ticaret siciline oda olmaksızın kaydolmazsak işlerimiz mi yürümez? Şube açılışı için 1.695 lira vermezsek hangi anayasal suçu işlemiş oluruz? Her faaliyet belgesine 5 lira ödemek bir yana kaybettiğimiz zamanın, ekonomiye ne katkısı var?
Söyleyeyim; HİÇ! Osmanlı'nın son yılları ve tek parti iktidarları döneminde, piyasayı tanzim ve kontrol etmek için kurulmuş odalar bugün ticaret ve sanayinin gelişimine sıfır katkı sunmakla birlikte, şirketler için para, insan kaynağı zaman kamburu haline geldiler.
Dünya örnekleri çoktan gönüllü üyelik modeline geçmiş iken bizdeki odaların hiçbir değer sunmadan, aksine gereksiz evrak üretip zaman öğütmesi, işyerlerini zorlamaya başladı. Bilgi üretiyorlar desek o da yok.
Yasal olarak kaydolmak zorundasınız ama üye sayısını dahi bilemeyenler var.
Peki, ne olacak? Sonsuza dek bu değer üretmeyen kurumları sırtımızda taşıyacak mıyız? TOBB'a devrettikleri 50 milyon üzerinden hesapladığımızda şirketlerin sırtından yılda 625 milyon liralık kaynağı emiyorlar.
Çare; odalara üyelik zorunluluğu kalksın. Gönüllülük esası gelsin. Asıl önemlisi, muhtardan nasıl istemiyorsak, odalardan da yığınca gereksiz evrakı talep etmeyi bırakalım.