Konfederasyon, örgütlenmenin varabileceği en üst düzeydir. Eğer bir alanda konfederasyon oluşmuş ise o kitlenin örgütlenme sayesinde içinde bulunduğu toplumu etkileme gücü en üst düzeye çıkmış demektir. Sendikalar sayesinde konfederasyon kavramı hayatımızdadır. Şimdi buna muhtarlar da eklendi ve artık Muhtarlar Konfederasyonumuzun Genel Merkezi bile var.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bu merkezin açılışında; "çiftçiler, memurlar, öğretmenler, muhtarlar örgütlenecek çünkü bir kitlenin ortak sorunlarını yansıtmanın yolu örgütlenmekten geçer" diyordu. Maksat, sorunları siyasi mekanizmalara aktarmak. Kısaca baskı grubu oluşturmak.
Fakat benim burada gözden kaçırdığımızı düşündüğüm bir olgu var. O da muhtarlık kurumunun yeni tanıma ihtiyaç duymasıdır. Kılıçdaroğlu "muhtar, devlet ile vatandaş arasında bir köprüdür" diyor anca k dünün köprüsü acaba bugün nasıl bir işlev görüyor? Değişen dünya ve dönüşen ihtiyaçlar, kendi kurumlarını var eder. İşe yaramayanları da sistemden çıkarır.
Muhtarlık, benzer bir "hükümsüzleşme" sürecindeki kurumlarımızdan biri. İdari yapılanmanın bu en küçük birimi üzerinden devlet-vatandaş ilişkileri düzenlenir. Ancak artan kentleşmeye bağlı olarak e-devlet kavramının cep telefonuyla bütünleştiği ortamda muhtarlık kurumunun varoluş gerekçesi azaldığı gibi hizmet verme biçimi de değişti...
Köy muhtarlıklarını hâlâ gerekli sayabiliriz. Neticede köy en küçük yerleşim yeridir ve doğal olarak devletin bu yerde idari örgütlenmesi "gerekli" diye nitelendirilebilir. Ancak şehirlerdeki muhtarlıkların varoluş gerekçesini gözden geçirdiğimizde farklı bir tablo ortaya çıkar.
Mahalle muhtarlıkları bugün bizi evde bulamayan postacının tebligatı bıraktığı yerdir. Seçim kartı, ikametgâh senedi, nüfus cüzdan sureti gibi zaten vatandaşlık numarası ile çözülebilecek bürokrasi birimidir. Nitekim Hükümet "çok fazla işlevi kalmadı" diye bunların fonksiyonlarını belediye ve kaymakamlıklara devretmeye hazırlanıyor.
Bu durumda 17 bin muhtar var. Peki, bu seçilmiş insanlar ne olacak? Altından "makamı" çekilmiş 17 bin muhtarın, bir sonraki seçime kadar yerinde kalması planlanıyor. İlk seçimde, şehirdeki muhtarlar için oy kullanmıyor olacağız. 36 bin köy muhtarı ise daha fonksiyonel hale getirilirken yetkileri de artırılacak gibi görünüyor.
Şehirdeki muhtarları ne yapacağız? Bana göre mevcut haliyle hayatta karşılıkları kalmadığından, ortadan kaldırmak yerine "dönüştürülmeleri" düşünülebilir. Buralar, mahalle bazında sivil toplum örgütü, kadın ve çocuğa yönelik yerel ihtiyaçların giderildiği noktalar haline getirilebilir. Beyaz masa benzeri vatandaş-kamu katılım noktaları şeklinde tasarlanabilirler. Konfederasyon Merkezi'nde bunları tartışırlar mı acaba?