Kamu-Sen'in düzenli olarak ilan ettiği bir araştırma var; açlık ve yoksulluk sınırı... İlk bakışta "sendikaların varlık gerekçesiyle bütünleşik" gibi görünen, yapılması "şart" gibi gelen bir araştırma... Sonuçları düzenli olarak yayımlanır biz de yazar, dururuz. Fakat bu araştırmaları, her seferinde "ne işe yarıyor?" diye sorguladığımda, giderek daha az "gerekçe" bulmaya başladım.
Mesela hazirana dair son araştırma; 4 kişilik ailenin açlık sınırını 1.040 lira 22 kuruş, yoksulluk sınırını da 2.787 lira 95 kuruş olduğunu bulmuş. Kuruşuna dek hesap edildiğine göre bir hikmeti olmalı.
Açlık sınırı; 4 kişilik ailenin insan onuruna yaraşır yaşaması için gereken aylık gıda harcamasını gösteriyor. Bir tür fiyat endeksi... Anlamı da eğer gıdaya ayıracak 1,040 lira 22 kuruş bulamıyorsanız, 4 kişilik ailenizle birlikte "açsınız" demektir.
İşin içine kira, ulaşım, yakacak, aydınlatma, su, giyim, eğitim, telefon, kültür gibi temel ihtiyaçları da eklerseniz, 2.787 lira 95 kuruşluk yoksulluk sınırına varıyorsunuz. Varamazsanız, ailecek "yoksul" sayılıyorsunuz.
Eğer araştırmayı fukaralık edebiyatı üzerinden okuma eğiliminiz varsa Türkiye'yi; "açlar ve yoksullar ülkesi" olarak tanımlarsınız. Benim sorum şu; yoksulluk hali, yalnızca gıda ve diğer harcamalardan mı hesap edilmeli?
Türkiye, yalnızca "yoksulu bol" bir ülke gibi gösterilirken, yoksulluğun sebeplerine bakmak gerekemez mi? Mesela bilgi yoksulluğu? Eğer kentte yaşıyor ve bir gün içinde "3 litre su, 3 bin kalori ve 3 gigabayt bilgi" tüketemiyorsan, hayat yoksulusun.
Açlığın ve yoksulluğun sınırlarını çiziyor olmak, eğer bunları giderme yolunda politika öneremiyorsan, kimin, ne işine yarayacak? Bilen beri gelsin lütfen.