Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin 500 milyar $ stratejisini hazırlayan Robert Kaplan'ın sohbet yemeğindeyiz. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bir STK'nın geliştirdiği, tüm ülkenin dış ticaret stratejisi haline gelen projeyi anlatıyor. Söylediği, Özel Ekonomi Bölgeleri kurarak, çıtanın daha da ileriye taşınacağı yönünde...
İhracatın cirosu yanı sıra katma değerinin sorgulanması gereği üzerinde duran Çağlayan'a göre kilosu 1.46 $ ile 500 milyar $'lık hedef, Türkiye'ye yeterince kazandırmayacak. Bu yüzden daha nitelikli üretim, çok kazandıran ihracatı hedeflemek zorunluluğu var. Özel Ekonomi Bölgeleri, diğerlerinden farklı olarak, sanayi üretiminin yanı sıra hizmet, konut, eğitim, alışveriş merkezlerini de kapsayacak. Bu sayede nitelikli üretim için teşviklerin dışında böylesi yapısal düzenlemelere de gidilecek.
Şu anda 134 milyar $'lık ihracatı 90 milyon ton mal ile sağlayan Türkiye, yeni zenginlik alanlarına da girmek zorunda kalacak. Çağlayan, muhalefetin "yerli sermaye yurtdışına kaçıyor" suçlamasına şu örnekle cevap veriyor: "Elektrikli arabanın pili, araç maliyetinin yarısı. Lityum gerektiriyor ve bu stratejik madde bizde yok ise ben neden gidip o ülkelerde kendi sanayi sitelerimi kuramayayım?"
Dün, Kaplan da Bakan'ın sözlerini teyiden, ihracat stratejisinde katma değerin önemini vurguladı ve ilk 10'da gözü olan Türkiye'nin, projeleriyle de bunu desteklemesi gerektiğini söyledi. Çağlayan ve Kaplan'ın yemeğinden, ihalesi sonuçlanan 3'üncü Köprü'nün Garipçe ayağına gittim. Boğaz'ın en kuzeydeki bu geçiş, aynı zamanda 2023'te 250 milyon tonu bulacak olan dış ticarete konu malların lojistiği için de önemli bir adımı oluşturuyor.
Özel Ekonomi Bölgeleri, en az 3'üncü Köprü kadar, Türkiye'ye ekonomik katkı sağlama potansiyeli taşıyor. Detaylarını ve uygulamadaki başarısını, yaşayıp göreceğiz.