Son çeyrek yüzyılda iş dünyasında yaşanan gelişmeler; müşteriyi "varlık sebebi" ve işini "ibadet" sayan yaklaşımın; sürdürülebilir ve kazandıran bir tutum olduğunu gösteriyor.
Kısaca, "etik" olmak; ahlaki duyarlılıktan öte, ekonomik mantığı olan bir davranış... Müşteriyi yasayla koruduğumuz geçmiş yıllarda, kurnaz işadamları; yasaların ardından dolaşıp, hukuken haklı çıkacak dümenler peşindeydi. Kaybettiler.. Zira değişen rekabet koşullarında seçenekleri artan müşteri, bir başkasını tercih ederek; bu, kanunen haklı fakat etik olarak dökülen firmaları;sildi süpürdü.
Reklamlarıyla "kafa karıştıran", kampanyalarıyla müşterisini "aldatan", yalan söylemese dahi "doğruyu saklayıp" müşterisine tuzak kuran kurnazlar hala var fakat giderek hayatları zorlaşacak gibi görünüyor.
2001 krizinde aslında biz bunu en maliyetli yoldan öğrenmiştik. Demek ki arada hatırlatmak gerekiyor. 10 yıl geçti ve yine benzer hileli iş yapma kültürü, bir şekilde yeşermeye başladı.
Fakat bu şike soruşturmaları, bana göre etik iş kültürünü benimseme yolunda önemli bir "kırılma" oluşturacak. Çünkü, kandırılan müşteriyi kaybetme sürecini dahi beklemeden, topyekün kayıp noktasında gelişmeler yaşanıyor.
Şampiyonun kupasını ve ligini dahi elinden almanın konuşulduğu ortamda, bence anlı şanlı firmaların; "müşterisine pusu kurma" dediğim "işin şikesi" dümenlerini gözden geçirseler iyi olur.
Şike süreci, herkesin ve her kesimin artık "dokunulabilir" olduğunu bize gösterdi. Müşteriyi "firmamızın parasını cebinde taşıyan insan" diye tanımlayan eski ve etik dışı zihin yapısındakilerin sapır sapır döküleceği bir dönem geliyor zira...
Borsa'da futbol hisselerine, sponsor iptallerine, Digiturk örneğindeki vazgeçişlere bakın; süreç başladı bile...