Bu vize işi, AB normlarını ve hukuki gerekçeleri çoktan aşmıştı. Varılan nokta, edep ve haya boyutlarını da geride bıraktı. Vizede sahipsizlik kendi vatanımızda "sistematik aşağılanmaya" doğru hızla yol alır oldu.
Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede vizenin yasadışı olduğunu kabul eden mahkeme kararına rağmen, bu ülkeler nezdinde girişimde bulunmayışımız, hem hak hem de para kaybına yol açıyor. İtibarımızın iki paralık edilmesi de cabası.
Dışişleri cephesinden vize sorunu şu anda, "geri kabul anlaşması" imzalamamıza dayandırılmış vaziyette. Ancak çifte standart yüzünden AB, "vize diyalogu başlatmak" gibi sorunu "öteleyen" bir tutum içinde. Bakan Davutoğlu süreci anlatıyor; "Amaç, Geri Kabul Anlaşması ile nihayetinde vize muafiyetini içerecek bir görüşmenin başlamasıydı."
Oysa AB İçişleri ve Adalet Konseyi'nin aldığı karar, sadece vize diyalogu başlamasını öngörüyor ve Türkiye'yi tatminden uzak.
Kısacası; diğer ülkelere ne yapıldıysa, aynısını... Ama olmuyor.
Zira Dışişleri'nin bu gayretinin bizdeki sivil toplum örgütleri tarafından da desteklenmesi şart.
Ancak vize için, vatandaşımıza, öğrencimize uyguladıkları "edep sınırlarını" da aşan uygulamalar için Dışişleri'ne destek vermek zorundayız.
Mesela Almanya'da bir hukuk bürosuyla anlaşıp, bu ülkede vizeyi yasadışı sayan ve alındığı halde uygulatılmayan mahkeme kararlarını hayata geçirmek için adım atabiliriz.
Mesela, ekonomik reçete veya bölgesel rapor yayınlarken mangalda kül bırakmayan yığınca STK'mızdan bir ya da birkaçı, bu onur kırıcı tutuma karşı tavır takınabilir. TOBB, İTO, TUSKON, İSO, TÜSİAD gibi marka olmuş sivil toplum örgütleri, "yöneticileri vizeden muaf pasaport taşısa dahi" üyelerine uygulanan "sistematik aşağılamaya" karşı çıkabilir.
Bankada yeterince paran yok diye krediciye tefeciye yönlendirilenlerimizin halini düşünün. Çoğu işadamımızın vize şartlarını yerine getirse dahi sistematik aşağılanma süreçlerini hatırlayın...
STK'nın başısınız diye sizden vize istemiyor olabilirler. Ama üyelerinizin aşağılanması, hiç mi sizi üzmüyor?
Ülkenin onuru, yalnızca bayrak veya sınır üzerinden mi korunur?
Karikatüre tepki verebilen STK'lar, her gün onuru ayaklar altına alınan üyeleri için neden kılını kıpırdatmaz?
Üyelerinizin onuru, ülke onuruna dahil değil midir?