Fakirlik bir kader midir? Bu, kader kavramına nasıl baktığınıza bağlı. Eğer kaderi, "bugünün tercihlerinin yarınki yazgısı" olarak tanımlıyorsanız, fakirliğin tercih olduğunu da söyleyebilirsiniz.
Yıllarca Anadolu'da dolaştım durdum, köyleri gezdim, yakınmaları dinledim; "devlet elini buraya uzatmıyor." Temel sıkıntı hep aynı; Bu yıl ekin kötü, gelecek yıl ne eksek? Mazot alacak paramız yok, devlet bizi unuttu, sattı vs... Bu köylerdeki hayatı daha derinden incelediğinizde, görünen "fakirliğin gerçek" ama "sebeplerinin sahte" olduğunu anlıyorsunuz.
Traktör üzerinden bir örnek vereceğim. Ülkemizde 1.4 milyon traktör var ve %50'si 24 yaşın üzerinde... Bu tabloya bakıp; "traktör parkımızı yenilemeli" sonucunu çıkarmayın sakın.
Zira bizim kültürde traktörün toprak ilişkisi, Denizli'deki "deniz" kadardır.
Traktör, tarımdan ziyade; bir "itibar" yatırımıdır.
Yakın geçmişte bir köydeydim. Tipik bir köy. Ormana yakın, verimli topraklara sahip, terörden, afetlerden uzak, medeniyetin burnunun dibinde...
20 hane ve neredeyse tümü; "fakir" kategorisinde.
Peki bu köy neden bu kadar fakir?
Devletin üvey evlat muamelesi mi? Yolu mu yok? Suyu mu eksik, faunası, florası mı yok? Aslında cevap; Hiçbiri...
Köylülerle konuşuyoruz; 20 hanede 16 traktör var. 16 traktörün her birine ait pulluk, tarak vs gibi zirai ekipman. Hane başına düşen traktör sahip olma maliyeti, en az 25 bin lira civarında.
Peki bu traktörler ne için kullanılıyor? Çifti çubuğu sürmek için 1-2 gün. Ürünün sevki için 1-2 gün. 20 km mesafedeki kente arada bir gidip gelmek için 3-5 gün. Toplasanız, yılda 1 haftayı ancak buluyor.
Yılın geride kalan 51 haftasında, bu traktörler yatıyor.
Soruyoruz; 20 hanelik köyün tüm ihtiyacı toplam kaç traktörle karşılayabilirsiniz?
Hasadın aynı mevsime gelmesi koşulu da göz önünde bulundurularak, "4 traktör yeter" diyor Muhtar. Hadi 2'sini de yedek saysak, 20 haneli bu köyde 10 traktör hiçbir ekonomik değer yaratmadan olduğu yerde çürüyor, hurdaya çıkıyor.
Birlikte iş yapmama tercihi ve "ötekine güvenmeme" kültürü, bakın nelere yol açıyor; biraraya gelip, ötekine güven duyulması halinde, fazladan 10 traktör satılarak 250 bin liralık sermaye oluşturuluyor.
Aynı işbirliği, miras yüzünden parçalanmış dönümleri, ölçek işletmeye dönüştürebilecek. İhtiyaç duyulan kaynak için ne banka ne de devletin kapısını aşındırmaya gerek yok. Zira 250 bin lira, kapının önünde "atıl" bekliyor.
Soruyoruz; "Neden?" Cevap; fakirliğin bir kader değil, "bir tercih" olduğunun izahı gibi; "ben, kendimden başkasına, kardeşime bile güvenmem."
Zenginlik, tanımını fakirlikten alan bir kavram.
Sahi, neden fakiriz? Biz, doğal kaynaklarımız olmadığı için veya tabiat bize karşı zalim davrandığı için fakir değiliz. Biz, "doğru bakış açısına sahip olmadığımız için" fakiriz.