Ekonomi gazeteciliği, çeyrek asırdan bu yana giderek gelişiyor. Bilginin mabedinde olmanın getirdiği gücü zaman zaman kirleten unsurlarıyla da mücadele ederek...
Özellikle kayıp yıllar 1990'lardaki toplumsal kirlenme dönemini hatırlıyorum.
Bazılarımız;
Gazeteyi; ürüne...
Okuru; müşteriye...
Basın kartını; kredi kartına dönüştürmeyi maharet sanmıştı.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu FIJ üyesi yayın yönetmeni modelinden TÜSİAD üyesi yönetmen modelini de denedik.
Bedelini de saygınlık kaybı ile ödedik. Özdemir Asaf'ın muhteşem bir terennümü vardır: "Bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler."
Medya; doğası gereği, çok fazla göz önünde. Kirliliği yansıtabilmesi için de temiz, berrak, beyaz olmak zorunda.
SPK'nın "Çay ve Sempati" seansları, kirlenenlerimizi sistemden temizlemek açısından fevkalade önemlidir.
Söz konusu Borsa ise, herkesten önce ve piyasadan fazlasını bilenlerimizin; hisse senedine elini sürememesi gerekir.
İçeriden pazarlık; insider trading, kâğıtla oynama, piyasa oluşturma vs.
Portföy yöneten gazetecilerin aramızdan temizlenmesi, SPK'nın piyasa gözetim ve denetimi kadar gereğini de hakkıyla yapmasına bağlı.