Bundan 10 yıl öncesine kadar bu tanımdan söz edince "ekonomi, romantik değerler barındırmaz" eleştirisi alıyordum. Dün bir alışveriş merkezinde kahve içerken duvardaki afişte; "içeceğinizi, %100 adil ticaret sertifikalı kahve ile hazırlıyoruz" yazıyordu.
Nedir bu adil ticaret?
Tüketim tercihlerini artık, üreticinin, işgücünün, yoksulların sömürülmesini önleyen yöntemlerle üretilen ve ithal edilen, nakledilen mallar yönünde kullanmak ve bu sayede Üçüncü Dünya'nın yoksulluk acılarını hafifletmek...
Peki, Afrika, Orta ve Latin Amerika, Asya-Pasifik kıtalarında yaşayanları yüzyıllarca sömürgesi olarak tutup, bütün kaynakları ucuza kapatan Batı Avrupa dünyasında, "geçmişiyle hesaplaşırcasına" neden bu kadar hızlı yayılıyor?
Bu ülkelerdeki yoksulluk, sefalet, çevre tahribatı, yoğun işsizlik gibi sorunlardan bir ölçüde kendilerini de sorumlu tutan Batı Avrupa'daki bazı tüketiciler, "Güney Ülkeleri" denilen bu dünyaya yardım için "adil ticaret" yolunu öneriyor.
Ancak bu, yeni yeni filizlenmeye başlayan bir görüş.
Dünyanın yoksul halklarıyla dayanışmayı hedefleyen "adil ticaret" pazarına yönelik satılan mallar, gerçek değerinde doğrudan üreticilerinden satın alındığı için, piyasa değerinden daha pahalı da olsa alıcı bulabiliyor artık.
Adil ticaret piyasasının Avrupa'daki ilk önemli ve en çok tutulan ürünü, 1988'de Hollanda'da piyasaya sürülen "Max Havelaar" kahvesiydi. Hollanda Kraliyet Hanedanı'nın damgasını taşıyan bu içecek, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri parlamentolarının "resmi içeceği" oldu.
12 yıl önce İngiltere'de satışa sunulan Green & Black's Maya Gold çikolataları, bu ülkedeki süpermarketlerde çok iyi müşteri buldu. Uluslararası piyasalarda çikolatanın yaklaşık 500 gramı tüketiciye 1 dolar 54 sente malolurken, "adil ticaret" markalı bu çikolataların 100 gramlık paketlerinin adedi 2 dolar 40 sente satılıyor.
Buna karşılık, tüketici bu çikolatayı satın almakla, Orta Amerika'nın küçük ülkesi Belize' deki kakao üreticilerinin hayat mücadelesine yardım ettiğinin bilincine varıyor.
"Adil ticaret" damgasıyla, çay ve kahve çeşitleri Türkiye dahil Batı'daki pek çok ülkede satışa sunuldu bile. Adil ticaret pazarında, Zambiya'da üretilen tabii bal, Bolivya kakaosu, Brezilya menşeli fıstık ve diğer kuruyemişler, Burkina Faso ürünü guava reçeli, ada devleti Mauritius şekeri de revaçtaki mallar arasında.
Bu tablo, "küreselleşme" dediğimiz kavramın, tüm dünyayı nasıl, "tek bir ülke, hatta bir şehir" gibi görmemizi sağlaması açısından ilginçtir.
İnsanlar artık üzerinde yaşadıkları gezegenin her köşesine duyarlı hale gelirken, "Dünyada olup bitenler beni bağlamaz, ben ne istersem yaparım" savıyla, bir yere varmak mümkün değil.
Adil ticaret, aynı zamanda etik ticaret ile akraba bir kavram. Etik ticaret ise bir şeyi üretirken vergisini ödemek, kaçak işçi çalıştırmamış olmak, çevreyi kirletmemek, ortağını dolandırmamış olmak, müşterisine kazık atmamışlık ve rüşvet vermemişlik gibi kavramların bütününü tanımlıyor.
Rüşvetten çok çekmiş bir ülkeyiz ama bu durum "göreceli olarak" giderek daha iyi noktalara taşınıyor.
Nitekim Türkiye, bu alanda "gayreti takdir" edilen ülkelerden biri. OECD Çalışma Grubu dün "uluslararası ticari işlemlerde rüşvetle mücadele konusunda" Türkiye'nin doğru adımlar attığını duyurdu.
Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi, ticarî işlemlerde rüşvet verilmesi konusunda Türk şirketlerinin sorumluluğunu düzenliyor. Çalışma Grubu'nun "büyük gelişme" diye yorumladığı diğer alanlarımıza bakıyoruz; "Yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi suçu ile ilgili devam eden soruşturmaların etkin şekilde yürütülmesi. İhbarcıların korunması ve rüşvetin vergiden düşülemeyeceğine dair düzenlemeler de dahil olmak üzere hukuki ve idari alanlarda gereken düzenlemelerin yapılması. Rüşvet konusunda bilinç artırıcı faaliyetler ile eğitim faaliyetlerinin geliştirilerek devam ettirilmesi."
Kayıp Yıllar dediğim 90'larda rüşvet dahil, istismar ve etik dışı her yolu denemiş yığınca firmaların nasıl yok olduğunu gördük.
Şimdi Türkiye bir yandan adil ticareti benimsemiş, diğer yanda ise etik iş yapma tarzına yönelmiş yapısıyla farklı ve saygın bir noktaya ilerliyor.