İşimizi, hayatımızı, genelde bize ezberletilen bilgilerle yürütmeye çalışmak, çoğu kez hem zaman hem de kaynak israfına yol açıyor.
"Bildiği işi yapmak" ve "işi, bildiği gibi yapmak" önemlidir de. Yeterli değildir.
Su, gübre ve tohum ile toprağın ilişkisini, kendinden öncekiler bir şekilde kurmuş diye, bu bilginin üzerine yenisini eklemek, aklımıza dahi gelmiyor.
Yılın 7 ayını beslediği kara sığır için harcayan çiftçi, daha az zamanda daha fazla süt alabilmek için, başkalarının yarattığı bilgiden yararlanabileceğini düşünemiyor.
Değişen şartlar içinde ortaya çıkan yeni sorunlarla baş edebilmek için, bilgiden yararlanabileceğimize dair "refleksimiz" yok.
Her ne iş yapıyor olursak olalım, o işi "mükemmelleştirmenin" bilgiden geçeceğine inanabilsek, gerisi geliyor. Ürettiği ürünün doğasından ve pazardaki rekabetten bunalan bir işadamının yakınmasını hatırlıyorum. Söylediği, artık yer demir-gök bakır olduğu ve bu işin sonunun geldiğiydi.
Oysa işinin tıkandığı noktayı aşmada, araştırma, geliştirme, bilgiye dayalı karar üretme süreçlerini oluşturabilirdi.
Burada dikkatimi çeken, genel refleksin, "söylenme" ve "sızlanma" yüzünden, "bilgiye" akamadığıdır.
Bir başka bilgisizlik türü de "bilgiyi yanlış tanımlamaktan" kaynaklanıyor.
Bilgi teknolojileri modası başladığından beri, ortalıkta "bilgi yönetimi" diye bir geyik dönmeye başladı.
Oysa ortada bilgiden çok bilgisizlik varsa, mevcut sistemlerinizle, bilgisizliği örgütlersiniz.
Bugün Türkiye'de pek çok kurum, yukarıdaki tanımı doğrulayan laboratuar gibi. Müzmin sorunlarımızın ortak paydasında hep aynı eksik yatıyor;
Bilgi eksikliği, eksik bilgi, yani kanaat.
5'e 3 ekleyerek eğitim sorununu çözeriz. Trafik canavarını bir fiskede devireceğimizi zannederiz.
Bilgiyle değil kanaatle yola çıkarız.
Ancak bilgiye dayalı, projeye odaklı çözüm üretenler, kendilerini, firmalarını, ülkelerini ileriye, Bilgi Toplumu'na taşıyor.
Üstelik bu insanlar Türkiye'de de var. Bilgi toplumu, adı üstünde bilgiye dayanır. Kanaate değil.
Nitelikli bilgi üretemiyorsanız, başınız belada.
Nitelikli bilgi de zaten doğru süreçlerin emrinde, "çalışan bilgi" ye dönüşür.
Zengin eden bilgiden fayda var, kirleten ve kafa karıştıranından değil.