Bu işin ideolojiyle filan ilgisi kalmadı. Bu; düpedüz yaşam tarzı savaşı. Ortada üretmek isteyen bir "emerging market" yani yükselen piyasaların dinamikleri var.
Diğer yanda ise "ben bu ülkeyi kurdum, sen çalış bana bak" diyen rantiye kesimi.
Aksiyon dergisinde kendisiyle yapılan söyleşide Osman Ulagay'ın dikkat çektiği bir konu var; "bunların kafasında, 30'lar Türkiye'si denilen bir hayal ülkesi var ve bugünkü Türkiye'yi de o hayal ülkesine uydurmak istiyorlar."
30'ların Türkiyesi'ni hatırlayın; yoklukta eşitlik diyebileceğimiz ortamda, zamanın rantiyelerine karşı savaş veren bir Mustafa Kemal vardı. Nutuk; bu gayretine karşı "makam odaklı" duruşlarıyla direnen "efendiler" feryadı gibi.
Pastayı büyütmede asla ortalıkta gözükmeyen bu sözüm ona ülke sahipleri, milli gelirden aslan payını alma uğruna inanılmaz yaratıcı kurumlar, araçlar ve yöntemleri de ellerinde tuttular.
Üretim cephesinde 30'larda durmuş zamanları, tüketim kalıplarıyla 2008'e fevkalade(!) uyum gösterebilmiş.
Kazandığından fazlasını harcamak, şiarları olmuş. Şimdi; üreten yapılara karşı topyekun bir saldırı var.
Zira üretenler, bu rantiye sınıfını daha fazla sırtında taşımak istemiyor.
Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik darboğazın Türkiye'ye yansıması, şu anda cerrah hassasiyetiyle işlenecek ana konu iken "demokrasi mi hukuk üstünlüğü mü" gibi bir noktada düğümlendik kaldık.
Biri çıkıyor internette e-muhtıra yayınlıyor, ekonomiye; anında 7 milyar, haftasında 20 milyar dolarlık fatura çıkarıyor.
Ötekinin parti kapatacağı tutuyor ve bunu yaparken borsayı gümletiyor, dövizi sallıyor. Muhtemel faturanın, 30 milyar doları bulacağı hesaplanıyor.
"Ne pahasına olursa olsun bu iktidardan kurtulmak" söylemiyle yola çıkıp elindeki her kurumu, sonuna dek kullanmaktan çekinmeyenlerin hesap vereceği bir platform yok mudur?
Bu iktidardan bizi kurtarmayı(!) şiar edinenlerin topluma vaadi nedir peki?
Daha iyi bir Türkiye mi?
Eğer böyle ise planları, formülleri var mı?
Tabii ki yok.
Küresel sıkıntıyı en az 30 milyar dolarlık yerel faturaya çevirdiler.
Kendi "üretmeyen-rantiye" yaşam tarzını korumak adına "ne pahasına olursa olsun" mantığını cezalandıracak bir T.C. kurumu yok mudur?