Sayın Ali Babacan... Sayın Bakanım.
Göreve geldiğiniz günden itibaren ekonomiye bakışınızda net bir çizginiz oldu. Bildiğiniz doğrularda ilerlediniz. Çoğu kez aşırı ihtiyatlı gittiniz. İhtiyat payının da bir maliyeti olduğunu söyleyenlere en kötü senaryoyu hatırlatarak "fırsat maliyeti" kurgusu ile savunma hattınızı kurdunuz.
Genelde popülizmden uzak, güven faktörünü ön plana alan yaklaşımla temayüz ettiniz.
AK Parti'nin, sorunların farkında olan, çözüm reçetesi bulunan, gerektiğinde en zorlu kararları alabilen siyaset tarzı içinde bugünlere geldi- niz. Araya, şimdilik yansıtmayacağım onlarca konu, inişli çıkışlı anlar, duygusal ve siyasi tepkiler de girdi. Amenna...
Gelinen tarihi kavşakta kamuoyu kritik konulardaki güncel beyanlarınızla, duruşunuz arasında bağ kurup, yanıt bekliyor:
Örneğin, kısa süre önce İstanbul'da katıldığınız toplantıda, "17 Aralık süreci yaşadık, gerçekten her yönüyle darbe girişimi diye adlandırabileceğimiz bir süreçti" dediniz. Bu sözlerin ışığında, yakın çalışma arkadaşlarınızdan başlamak üzere, size bağlı kurum ve kuruluşlarda herhangi bir tasarrufta bulundunuz mu?
Yine aynı toplantıda, "İşi gücü olmayan, sisli ortamı fırsat bilen tipler ortaya çıkabilir. Bunların hiçbirinin önemi yok. Sorumluluk kimin üzerindeyse, sorumluluğu sırtında taşıyanlar doğruları yapmakla mükelleftir, kural bu" dediniz. İlke olarak doğruyu da söylediniz.
Peki, kimi veya kimleri kastettiniz?
"Gürültünün çok olduğu dönemlerde maalesef çok farklı kişilikler, farklı eğilimler ortaya çıkabiliyor ve böyle dönemlerde insanları test ediyorsunuz.
İnsanlar ve kurumlar sınavlardan geçiyor" mesajınız sizce yerini buldu mu?
"Dünyaya entegre, güven ve kredibilite üzerine inşa edilmiş ekonomik ve finansal yapı" gayretiniz kapsamında bilgilenmemize yardımcı olmanızda hakikaten yarar var. Zira piyasalar, bu sorulara dedikodularla yanıt verdikçe kafalar karışıyor!