Dışarıya öyle yansıtıyorlar. "Koç duruşu" diye tanımlıyorlar. Uygulama ile bu duruşun içini dolduruyorlar. Kurumsal bir yapıda olması gerekeni yaptıklarını savunuyorlar. Veya öyle zannediyorlar. Kendilerini "özel sektörün amiral gemisi" olarak konuşlandırıyorlar. Bu yüzden pratikte zorunlu karşılıklar üretiyorlar...
Lider. Stratejik derinlikli. İç ve dış ağı güçlü. Profesyonel. Gelişmelere yön verebilen. Siyaseti, bürokrasiyi bilen. Özel mahfillerdeki senaryolara hâkim. Etkili mesajlar verebilen. Her davete icabet etmeyen. Genellikle eleştirel...
Tabii bütün bu başlıklar bazı sübjektif unsurlar da içeriyor olabilir. Yani algı, gerçekliği aşabildiği gibi gerisinde de kalabilir. Yine de böylesine bir yapının, sadece büyüklüğüne yaslanması yetmiyor.
***
Koç Ailesi'nin gelenekleri, iş hayatında miras olarak sürdürdükleri üstünlükleri, kurucusunun vasiyet ettiği ilkeleri var. Kuşkusuz Aile, iş yönetimindeki görev dağılımına karşın bugün homojen bir birliktelik de teşkil etmiyor. Bu yüzden profesyonel yöneticilerin tercihleri ve yönlendirmeleri de belirleyici olabiliyor. Ama o yöneticilerin belli seviyenin dışında nabız tuttuğu, halkla ilişkiler geliştirdiği, Ankara'ya ve Anadolu'ya açık iletişim kurdukları pek görülmüyor. Örneğin, iş adamları ile gidilen büyük seyahatlerde "
Koç" ismi ile temsile neredeyse rastlanmıyor. Şirketler adına gelen yöneticiler ise "
öteki iş insanlarına ve ortamlarına açılamıyor."
***
Ankara çıkışlı bir büyük Grup, son dönemde nostaljik bir iki yatırımın tanıtımı dışında başkentin sosyal, siyasal, ekonomik veya kültürel ortamlarında yıllardır hatırlanmıyor bile. Diyelim ki Sabancı Grubu, her yıl düzenli olarak sonbaharda "
Ankara Buluşmaları" organize ediyor. Siyasileri, yabancı diplomatları, bürokratları, medyayı bir araya getiriyor. Hem hedeflerini paylaşıyor hem de muhataplarından geleceğe ilişkin tahmin ve analizler dinliyor. Bu ve benzeri etkinlikleri gerçekleştiren çok sayıda başka büyük Gruba da tanık olunuyor. Gel gör ki Koç Grubu'nun hafızalarda iz bırakan veya rutine binen bu ve benzeri faaliyetlerini anlatan çıkmıyor.
***
Bu kadarla kalsa iyi... Anadolu'da binlerce bayii bulunan, gerçek anlamda ülkeye yayılmış bir Grubun, Anadolu'dan bihaber gibi profil çizmesine ne demeli?
Ülkedeki yeni ekonomik dinamiği okumak, büyüyen sermayenin aktörleri ile fikir teatisinde bulunmak, ortak projeler geliştirmek, bunu somutlaştırmak Koç duruşuyla mı çelişiyor? Hiç sanmıyorum.
Ya da...
Değişen ve gelişen orta sınıfın siyasete etkisini anlamak için Grubun Anadolu'daki kılcal damarlarını beslemesi yerine, kerameti kendinden menkul isim ve çevrelere itibar etmesi Koç için yeterli oluyor mu?
***
"
Koç duruşunu" koruma adına izlenen eski yol, Koç Ailesi'ni ülkenin önemli bir bölümünden ve realiteden koparmıyor mu? Bu bağ koptukça Grup, ekonomik ve ticari faaliyetlerinin dışına savrulmuyor mu? Siyaset dışı unsurlarla Koç markasının yan yana getirilmesi rahatsızlık yaratmıyor mu? Bu konudaki duyum veya aktarımların Grubu, "
Koç vuruşuna" sürüklediği, devamlı "
yanlış anlaşılıyoruz" savunmasında tuttuğu fark edilmiyor mu?
Netice...
Sermaye tek başına finansal güçten ibaret değildir. Ya bilinçli bir duruş ve tercih vardır. Ya da değişen şartları gözlemek, ilişkileri güncellemek, ekibi takviye etmek, bakış açısını çeşitlendirmek, hatta samimi özeleştiride bulunma gereği!