Cumhuriyet, sivil-asker bürokratlarca geliştirilen "çağdaşlık projesi" idi. 90 yılda büyük kazanımlar da sağladı. Ancak yeni ve tek tip millet yaratma iradesi arıza çıkardı. "Laiklik" ve "Devleti koruma" refleksi Cumhuriyeti ayakta tutan iki kavramdı. O kavramların tepeden inmeci, katı yorumu, Cumhuriyetin, cumhura karşı duruşuna dönüştü. Sözde millete, özde vesayetçi güçlere dayanan bu sistem, 2000'li yıllarda dönüşümün sancılarını yaşıyor. Aslında samimi cumhuriyetçiler de cumhuriyetin demokratikleşmesi gerektiğini biliyor. Tabandan gelen yapısal reform dalgasına karşı durmaya çabalayanlar ile değişime yön vermek gerektiğini savunanlar arasındaki sert tartışma bugün en çok CHP'de dışa vuruyor. Olağanüstü toplanacak CHP Parti Meclisi'nden çıkacak karar ise "siyasi gösterge" değeri taşıyor. Cumhuriyetin geleneksel sahipleri, Cumhuriyetin asli sahiplerinin talebini görebilecek mi? Süreç doğru okunmazsa "kurucu partiden, korucu partiye" uzanan hattın kırılması kaçınılmazdır. Kürt sorununun "imtiyaz- özerlik" yerine "hak ve özgürlükler" temelinde çözümü de bu hat üzerindeki ayrışmayı derinleştirecektir!