Türkiye' nin peşini bırakmadığı bir diğer uluslararası ekonomik gündem de "IMF yönetimindeki koltuk dağılımı."
10 sene önce IMF'ye en borçlu ülke konumundaki bir ülkenin bugün Fon'a yaptığı katkıyı artırıp, İcra Direktörleri Kurulu'na girme çabası gerçekten dikkate değer. Esasen 2010'da kabul edilen kısmi IMF reformu ile Türkiye, en yüksek kota payına sahip üye sıralamasında 36'ncılıktan 20'nciliğe yükselmişti. Bir başka deyişle Fon kaynaklarının yüzde 1'ini temin eden ülke konumuna gelmişti.
Şimdi karşımızda çözüm bekleyen iki sorun var:
1- IMF İcra Direktörleri'nde Türkiye'nin bulunduğu grubu (Belçika, Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Belarus, Slovakya, Kazakistan, Lüksemburg, Slovenya) en yüksek kotaya sahip Belçika temsil ediyor. Belçika'nın belirlediği isim bir manada Türkiye'nin de IMF'deki savunucusu gibi gözüküyor. Öncelikle bu yapının sorgulanması gerekiyor.
2- Türkiye'nin oy oranı ileride kuşkusuz daha da artacak. Ama bu geçiş döneminde hiç olmazsa "Yükselen Piyasaları" temsilen yeni bir grup kurulabilir. Böylesi bir grupta Brezilya, Meksika, Hindistan gibi ülkelerin ağırlığı Türkiye'yi geçebilir. Bu durumda da aynı grup için "Dönüşümlü İcra Direktörlüğü" düşünülebilir.
Bence, peşinde koşmaya değer bir hedef.