Ankara bir yandan "hasar tespit çalışmaları", diğer yandan "yeni demokratikleşme paketi" ile meşgul. Ancak her iki konu birbiriyle yakından ilintili.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı "ifadeye çağırma" hamlesinin, "siyasi hedefinin" de olduğu kanaati siyasi kulislerde artık mutlak kabul görüyor.
Halihazırda...
Bilinen şu:
Savcılar, MİT Müsteşarı Fidan ve emekli MİT görevlileri hakkında soruşturma izninde teknik olarak ısrar edecekler.
Beklenen şu: Başbakan Tayyip Erdoğan, en baştaki net duruşunu sürdürecek.
Bilinmeyen şu: Konu, Danıştay'a taşınırsa ne sonuç çıkacak?
Sanırım Hükümet, "yetki ve güç paylaşmama" noktasındaki kararlı tutumunu hem bürokratik hem de sivil unsurlara gereken her an ve her zeminde göstermekten geri durmayacak.

***

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "emniyet perspektifli"öncelikleri ile terörle ne pahasına olursa olsun mücadele yaklaşımının hatırı sayılır destek bulduğu bir gerçek.Buna rağmen, önümüzdeki dönem "özgürlükler temelinde"yeni düzenlemelere sahne olabilir. Bir bakıma, "güvenlik" ekolüyle "özgürlük" ekolünün karşı karşıya geleceği ve "ortaya karışık çözüm formülü"geliştirilebileceği söylenebilir. En azından güncel sinyaller bu yönde.
Peki, görünür gelecekteki kritik adımlar neler olabilir?
1- Ergenekon, Balyoz ve KCK süreçlerini sulandırmayacak şekilde, özel yetkili savcıların çalışma usulleri yeniden tanımlanabilir.
2- Uludere sendromu sonrasında terörle mücadelede görev alan sicili temiz güçlere yasal koruma sağlanabilir.
3- AİHM'nin, Türkiye hakkında verdiği ihlal kararlarını ortadan kaldıracak maddeler yazılabilir.
Tüm bunlar, Başbakan Erdoğan'ın önümüzdeki hafta MGK ile başlayıp, AK Parti Grup Toplantısı ve Bakanlar Kurulu ile sürecek mesaisiyle şekillenecek. Anlaşılan o ki Başbakan'ı yine zor ve zorlu karar günleri bekliyor!