Madalyonun iki yüzüne de bakabilecek durumdayız. Genelkurmay ve Hükümet cephesi üzerinden, yaşadığımız tarihi sürecin ipuçlarını bir araya getirerek ön rapor yazabilecek aşamadayız.
Balyoz Harekât Planı etrafında kurgulandığı iddia edilen darbe senaryosunda, nihai perdenin yargı sahnesinde sergileneceği açık bir gerçekti. Bu nedenle son gözaltı dalgasını sürpriz görmemek lazım.
Öncelikle, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, 12 orgeneral ve 2 oramiralin katılımıyla gerçekleştirilen, benzeri rutin sayılan ancak bugün özel anlam yüklenen toplantının perde arkasını iyi okumak zorundayız.
Tabloda, "Biz de bildiklerimizi millete açıklarız" diyen ve bir süre önce yasadışı dinlemenin mağduru haline getirilen bir Genelkurmay Başkanı var. Hukuk dışılığa izin vermeyeceğini beyan eden, demokrasiye bağlılığından kuşku duyulmayan Genelkurmay Başkanı'nın, gelinen noktada "Güven oylaması" na ihtiyaç duyduğu aşikârdı. Dolayısıyla 15 komutanlı zirvenin hem TSK'nın içine hem de kamuoyuna verdiği ilk mesaj, "Birlik ve beraberliktir."
Gözaltı kararlarının ardından, pozisyon açıklaması beklenen Genelkurmay, A takımı ile dışarıya yansıttığı duruşun, "kısa ve etkili" olmasını benimsemiştir. Kaldı ki ayrıntılı değerlendirmeye girilmesi, yargı sürecine müdahale riski de içermektedir.
TSK komuta kademesi hâlâ, "Habur travması" yaşamaktadır. Daha doğrusu, ayaklarına mahkeme götürülen PKK'lıların elini kolunu sallayıp dolaştığı, emekli ve görevdeki askerlerin ise terörist muamelesine tabi tutulduğu kanısı giderek kemikleşmektedir.
Ordu'nun hatırı sayılır bölümü, içinden geçmekte olduğumuz dönemin yeni parametreleri olduğunu, demokratikleşmenin askerde de değişim baskısı yaratacağını görmekle birlikte içselleştirememektedir. "Adım adım üstümüze geliyorlar. Bugün 3. Ordu Komutanı'nın makamına kadar dayandılar, yarın nerede duracakları belli değil" tezi taraftar bulmaktadır.
Tahmin edildiği gibi "istifa" seçeneği de masadadır. Ancak olası istifanın, "suçluluk psikozu" yaratacağı da düşünülmektedir. Ayrıca kurmay zekâ, böylesi radikal kararın "siyasi yansıması" olabileceğini de öngörmekte, hatta bazıları bunu murat etmektedir. Kuşkusuz istifa halinde, terfi sistemi gereği ordunun yeni komuta kademesinin nasıl şekilleneceği de kurmay planlamanın parçasıdır.
Önemli olan ve halen çözülemeyen husus, Genelkurmay'ın belirlediği yeni yol haritasıdır. Muhtemelen, askere sivil yargı yolunu açan yasal düzenlemenin iptaline paralel olarak, asker kişilerle bağlantılı iddiaların soruşturulması için sadece askeri savcılığın devreye girmesi arzusu vardır. Ve bu noktada hükümetten açık destek beklenmektedir. Aksi durum, nizamiyede asker-sivil karşılaşması tehlikesini ima etmektedir.