Türkiye'nin 5 yıl içindeki dönüşümünün göstergelerinden biridir Ahmet Kaya olayının bugün geldiği nokta. Kaya olayının bu noktaya gelmesinde Gülten Kaya'nın inatla adalet için tek başına verdiği mücadelenin çok büyük payı vardır. Ahmet Kaya'nın katledilişinin 13. yılında Yeni Türkiye'nin Diyarbakır'da resmen ilan edilişi o yüzden çok anlamlıdır. Başbakan'ın özellikle 16 Kasım'a denk getirdiği o tarihi gün bir dönüm noktasıdır.
***
Tam 5 sene önce bugün Kaya'nın ağır çekim cinayetle öldürüldüğüne dair iddiamı ortaya atmıştım. O zaman demokrat camianın çoğunluğu bile gülmüştü bu sözüme. Ama sonra yaşananları sıraladığımda en ulusalcı yorumcu bile ağır çekim cinayet lafının yanlış olmadığını itiraf ediyordu. En demokratların inanmadığı bir iddia en ulusalcıların bile kabul ettiği bir gerçeğe dönüşmüştü. Gülten Kaya geçen sene "
Bu sürecin adını Rasim Ozan koydu: Ağır Çekim Cinayet" demişti bir röportajında.
***
5 sene önce Mahmut Övür'le beraber Gülten Kaya'yı konuk ettiğimiz özel programda Kaya'yı yok etmeye yönelik sistematik medya operasyonu daha önce hiç deşifre edilmemişti. O linç gecesine dair kimi programlar yapılmıştı ama işin içinde Doğan Medya ve Hürriyet gazetesi olunca kimse o manşetleri göstermeye cesaret edememişti.
***
Biz Kanal T adında, çok az kişinin bildiği, imkânları çok kısıtlı bir kanalda bütün o süreci insanları ayaklandırıcı bir dille anlattık. Bu rezalete imza atanların çoğunluğu o zaman hâlâ bu yaptıkları faşizmi savunuyorlardı. Gülten Kaya o zaman tek başına mücadele eden yapayalnız bir kadındı. İnatla kocasını öldüren sürecin tüm belgelerini toplamıştı. Ama bu belgeleri merkez medyada yayınlayacak tek kanal yoktu. Sadece 5 sene önceydi.
***
Küçük bir kanalda yayınlanmasına rağmen hakikatleri insanın yüzüne çarptığı için yayının etkisi kuvvetli oldu. Sonra gazetelerde bu konuda daha çok yazılar çıkmaya başladı. Ben sırasıyla çıktığım her kanalda bir vesile ile bütün bu cinayet sürecini sert ve kışkırtıcı bir üslupla anlattım. O linç gecesindeki en büyük provokatörleri, ardından gelen sistematik medya lincindeki aktörleri sürekli toplum önünde özür dilemeye davet ettim. İlk başlarda benimle dalgalarını geçtiler. Sonra ise teker teker hepsi yaptıklarından utanmak zorunda olduklarını anladılar.
***
Hiç unutmuyorum. Ertuğrul Özkök'ü bu konuda ilk kamuoyuna açıklama yapmaya zorladığımda 2009 Kasımı'ydı. Hâlâ Hürriyet'in başındaydı. Bana aynen şöyle konuşmuştu.
"Bugün olsa o manşeti atmazdım ama haber doğruydu ve Ahmet de çok provokatördü."
***
Hikâyenin devamı yarına. SABAH PAZAR'da