Küreselleşme sadece bir ekonomik durum değilartık. Küreselleşme Amerika tarafından biçimlendirilen bir politikanın küresel kapitalizm aracılığıyla transferi politikasıdır . Bu politikanın özünü de Amerikan hegemonyası meydana getiriyor.
Temel iddiam bu. Dolayısıyla da küreselleşmenin, içinde bulunduğumuz uluslararası politik koşullarda, bizde yıllardır 'küreselleşme çalıştığını' söyleyen fakat en küçük eleştirel bir şey yazmamış akademisyenlerin öne sürdüğü yaklaşımın aksine, nötr bir şey olduğunu kabul edemeyiz. Dediklerimi daha iyi anlatabilmek için bizim hiç ilgilenmediğimiz Amerika'da ise basının harıl harıl tartıştığı şu olguyu gözden geçirelim.
CIA bantları yok edilince...
5-6 Aralık 2007'de Amerikan basını CIA başkanı General Michale V. Hayden'in yaptığı bir açıklamayı yayınladı. Başkan, 11 Eylül İkiz Kuleler saldırısından sonra tutuklananların sorgulamasıyla ilgili iki video kaydının yok edildiğini söyledi. Nedeni, El Kaide tutuklularına sorgulama sırasında yapılan sert muameleler. Başkana göre eğer bantlar yayınlansaydı sorgulamayı yapanlar hakkında cezai muamele yoluna gidilebilirdi. Tabii, bantlardan 11 Eylül Raporu'nu yazmış komisyon üyelerinin de haberi yok.
Basına göre bu bantlar ilk tutuklu ve kilit isimlerden Ebu Zübeyde'nin sorgulamasını içeriyor. Ben Amerikan basınının hakkında yoğun yayınlar yaptığı Ebu Zübeyde veya El Kaide-Suudi Arabistan11 Eylül konularındaki spekülasyonlara girmem; bilmem de onları. Bu konuda sadece Gerald Posner'ın yazdığı Amerika Neden Uyudu: Amerika'nın 11 Eylül'ü Önleme Başarısızlığı (Why America Slept: The Failure to Prevent 9/11) ile Krallığın Sırları: Suudi-ABD Bağlantısının İç Hikâyesi (Secrets of the Kingdom: The Inside Story of SaudiUS Connection) ) başlıklı kitaplarını okudum. Dolayısıyla işin o yanıyla ilgilenmem. Ama Posner'ın bu olay üstüne yazdığı yazıda tahmin edilebilecek iddiaları var. Bantlar yok edildi, diyor, çünkü, söz konusu ilişkiyi gösteren kanıtlar onlardaydı. Bilemem!
Ama bu iddia yabana atılmaz ve uluslararası sermayeyle ilgili bir göstergedir. İkincisi, Bugün ABD bir polis devleti olmuş durumda. Bir polis devleti olarak dünyanın her tarafında demokrasi görüntüsü altında hükümranlık ihraç ediyor, onun için savaşıyor, kan döküyor. Irak, Afganistan savaşlarının başarısızlığı bu çarpık mantık nedeniyledir. Halbuki, Amerikan demokrasisi diye bir şey var ve son kertede bu demokrasi, bugünkü uygulamalardan çok farklı olarak, açıklık, saydamlık ve erdem ilkeleri üstüne oturmuştur.
Kamuoyu teslimiyeti ve muhafazakârlık
O açıdan bakınca bugünkü CIA açıklamasını iyi değerlendirmek gerekiyor. İki yanı var bu işin. Birincisi, devlet içi güçler devlete, yukarıda tanımladığım Amerikan demokrasisinin temel ilkeleri dışında kalan bir anlayışla hâkim olmuştur. İkincisi bence daha önemli: evet, basın bu durumun üstüne gidiyor ama acaba Amerikan halkı, kamuoyu, mesela 1970'lerde, ayrıntılarını Louis Leibovitch'in çok etkileyici kitabı Richard Nixon, Watergate ve Basın' da (Richard Nixon, Watergate and the Press) okuduğumuz üzere, Watergate skandalında gösterdiği tepkiyi gösteriyor mu?
Doğrusu çok şüpheliyim. Tam tersine, giderek büyüyen bir kamuoyunun ABD'yi ve akla mantığa sığmayan uygulamalarını desteklediği, kendisini onunla bütünleştirdiği kanaatini taşıyorum. Bunun ana müsebbibi de yeni-muhafazakâr politikalardır. Çünkü sonunda devletle bütünleşmeyen bir muhafazakârlık söz konusu değildir ve galiba da olamaz. ABD'nin küreselleşmenin kuyruğuna takarak egemen hale getirmek istediği de bu durum, düşünce ve modeldir.
Evet, arada güzel şeyler olsa da, 2007 kışında ABD'den görüntüler ne yazık ki, böyle.