Amerika'nın Türkiye'den hiçbir farkı yok. Bazı ahir zaman peygamberlerimizin sandığının aksine sosyolojik açıdan şaşırtıcı biçimde Türkiye'ye benzeyen Amerika şimdi politika arenasındaki tartışma konuları itibariyle de tıpa tıp Türkiye'yi andırıyor. Şu günlerde bu ülkede
Cumhuriyetçilerin adayı Mitt Romney' in Teksas'ta yaptığı konuşma tartışılıyor.
Farklı mezhep engeli
Romney inanmış bir Hıristiyan ama bir 'sorunu' var. Bu ülkenin çoğunluk kesimi gibi bir Protestan değil. 19. yüzyılda Joseph Smith tarafından yaratılmış bir mezhep olan Mormonluğa mensup ve başkan adaylığında mezhebinin kendisi için bir engel teşkil edeceğini öne sürenlere karşı şiddetle karşı çıkıyor. Bu konuyu ele aldığı konuşmasında çok daha ileriye gitti ve çok çarpıcı şeyler söyledi. Romney'in konuşmasını bizim için ilginç kılan ve Amerika'da neyin değiştiğini gösteren ve bundan sonra neyin tartışılacağını belirleyen yanı dintoplum ilişkisi hakkında söyledikleri.
Din elden gidiyor mu?
Romney'e göre Amerika özellikle radikal İslam'dan, Çin'in yükselişinden ve artan petrol fiyatlarından türeyen şiddetli tehditler altında. 'Bugün Amerika'nın büyüklüğüne temel olan kavram' ise Romney'e göre, 'dinsel özgürlük'! Romney buradan devam ediyor ve kelimesi kelimesine şu çarpıcı iddiada bulunuyor:
"Son yıllarda kiliseyle (dinle-HBK) devletin ayrılması özgün anlamının ötesine taşındı. Bunu yapanlar kamusal alanda Tanrı'nın herhangi bir biçimde tezahürünü (acknowledment) yok etmek istiyor . Din kamusal alanda yeri olmayan bütünüyle özel alana terk edilmesi gereken bir şey olarak görülüyor. Bunlar Amerika'da yeni bir din kurmaya çalışıyorlar: Laiklik dini! Yanlış yapıyorlar!"
Oysa, Romney'e göre 'kurucular dinin kamusal alandan çıkarılmasını değil bir devlet dininin (state religion) kurulmasını öngördüler.' Ve tabii şu: "Amerika, Tanrı'nın huzurunda ve Tanrı'ya inanan bir tek devlettir."
Kennedy duysaydı bunları
Romney'in 'sıkıntısının' bir benzerini Kennedy yaşamıştı. O da gene çoğunluğun zıttına Katolikti ve ABD'nin bu mezhebe mensup ilk Başkanı seçildi. Çok tarihsel bir konuşmasında onun da karşısına aynı sorun çıktığında Kennedy, Romney'in konuşmasıyla karşılaştırılınca çok şaşırtıcı gelen şeyler söylemişti. Ona göre Başkanın mezhebi ve din değildi tartışılması gereken. Yoksulluk, eğitimsizlik, işsizlikti, sosyal güvenlikti. Kennedy'ye göre ABD'de 'kiliseyle devletin ayrılması mutlaktır' . Bu meyanda hiçbir din ehli kimseye siyasal olarak ne yapacağı söylenemez, kimse dini/mezhebi başkanınkinden farklıdır diye işinden gücünden edilemez. Şunlar Kennedy'nin kendi sözleri: "Ben din konusundaki görüşleri özel alana teksif edilmiş bir Başkana inanıyorum."
Yeni din mi, laiklik mi?
Nedir Amerika'yı bu noktaya iten, Amerika gibi herkesin her şeyini bunca özgür biçimde yaşadığı bir ülkede bu 'din endişesini meydana getiren' sorusunun yanıtını bir çırpıda vermek olanaksız. 1980 sonrasını tahakkümü altına alan muhafazakarlık politikalarının bu gelişmede oynadığı rol bir gerçek ama gene de bu açılım dinin içinde yaşadığımız ülkede siyasal plandaki rolünün nasıl önemli olduğunu ve olacağını laiklik tartışmasının bundan sonra katlana katlana büyüyeceğini gösteriyor. Meselenin buraya gelmesi ise başlı başına bir olgu.
Amerika'nın Türkiye'den hiçbir farkı yok ama Amerika öksürünce dünya zatürreeye yakalanıyor.