Milyon dolarlık kredileri alıp sonra da ödemeyenlerin hikâyelerini biliyoruz da 700 liralık krediyi alırken dahi 40 kere düşünen, ödememek gibi bir opsiyonu baştan eleyen girişimci kadınların öykülerini bir yarışmayla gündeme gelmeseler hiç duymuyoruz.
Oysa onların müthiş desteğe ihtiyacı var. Çünkü fakirini girişimci yapamazsa Türkiye istediği kadar çabalasın gerçek refaha ulaşamaz.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Prof. Dr. Aziz Akgül, Türkiye'de yoksulluk sınırında olan 3 milyon ailenin yani yaklaşık 12 milyon insanın varlığından söz ediyor. Sayı küçümsenmeyecek kadar önemli. Dolayısıyla bugün sizlere 5 kişilik ailesini geçindirmek zorunda kalan 23 yaşındaki Elbistanlı Gül Tekdemir'in öyküsünden bir kesit sunacağım.
Gül Tekdemir'in öyküsü bir türlü bankadan kredi çekmeye cesaret edemeyen ve girişimciliğe adım atamayanlara örnek olacak türden.
Düşünün ki 2009'da bankadan sadece 700 lira kredi alarak 10 kişilik kreş ve gündüz bakım evi açtığında ikinci dereceden olan bütün akrabaları ilişkiyi kesmiş. Herkesin korkusu şu: Gül aldığı krediyi ödeyemeyecek ve onların başını derde sokacak. Oysa ilk ayın sonunda baktığı çocukların sayısı 28'e yükselmiş. Annesinin verdiği cesaretle o yıl tam 6 bin lira kazanmayı başarmış Gül. Masraflar çıkınca elinde kalan para ise yıllık 3 bin lira olmuş. Lise mezunu Gül, işini yavaş yavaş büyütmeye başlamış ve daha önce aylık geliri 500 lira iken, şu anda 5 bin lira kazanır hale gelmiş.
Citibank'ın Mikro Girişimci Ödülleri jürisinde yer aldığımdan söz etmiştim sizlere. O gün Gül karşımıza geçip neler yaşadığından söz etmiş, bazen gözleri yaşarmıştı. Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde bir kadının, üstelik bu kadar genç bir kadının çalışması da göze batacak kadar önemli bir durumdu ama Gül ayakta kalmayı, üstelik işini büyütmeyi başarmıştı.
Üstelik mikrokredinin korkulacak bir şey olmadığını yakın çevresinin kendinden öğrendiğini ve pek çok kişiye örnek olduğunu da o gün bizlere anlattı. Şimdi hayalleri büyük. Anaokulu da açmak istiyor Gül. Çocuk bakımını lise eğitimi sırasında öğrenmiş, hayali bir yandan da üniversite okumak ama o da farkında ki girişimci olmak için üniversite okumasına hiç gerek yok. O artık patron. Üstelik anaokulunu açtığında üniversite mezunlarına iş verecek olan bir patron. Gül şu anda kız kardeşlerini okutuyor, babasının yokluğunu hissettirmemeye çalışıyor.
Biz o gün Anadolu'dan, özellikle de Diyarbakır'da okuma yazması olmayan ama müthiş mücadeleci, girişken, tuttuğunu koparan ve her türlü zorluğa baş kaldıran kadınlarla sohbet ettik. Bazen bizim de gözlerimiz yaşardı ama bu kadınların Türkiye'nin umudu olduğunu görüp, mutlu olduğumuz anlar oldu.
Seçmen kadın diyorsa...
O nedenle kadının her yerde önünün açılması için yapılan projeleri desteklemekten vazgeçmemeliyiz diye düşünüyorum. Net bir şekilde ortada ki kadın para kazanınca ailesine harcıyor, çocuklarının eğitimini tamamlıyor. Erkek ise kendini kahvehaneye atıyor.
Ütopik olsa da Meclis'e "275 kadın" milletvekili için kampanya başlatan Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Ka.Der, geçen gün KONDA'nın 36 ilde yaptığı bir araştırmayı açıkladı. Görünen o ki seçmen kadınların siyaset yapmasını istiyor ve üstelik de ekonomi, finans, dışişleri, milli güvenlik gibi önemli konularda en az erkek siyasetçiler kadar yüksek performans göstereceğine inanıyor.
Şu durumda iş siyasi partilerde bitiyor. Onlar kadınları desteklerse Türkiye bu konuda dünyaya örnek olabilir. Sadece mikro kredi alarak kadının neler yaptığına baksınlar, görecekler ki milletvekili olduklarında kadınların çok daha büyük faydaları dokunacak bu ülkeye.
