Geçen hafta TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in Anayasa çalışması üzerine gelen tepkileri nasıl yorumladığına bu köşede yer vermiştim. 'Biz bir kutuyu açtık. Bunları nomal karşılıyorum' demişti Boyner.
Ancak sonra bir demeçler yağmuru başladı. Siyasi parti liderlerinden TÜSİAD'a sertlik dozajı yüksek eleştiriler oldu vs ve Boyner de TÜSİAD adına bir açıklama yapıp deyim yerindeyse çark etti ve ben de hakikaten bunca yıldır TÜSİAD'ı objektif bir şekilde takip etmeye çalışan bir gazeteci olarak hayretler içinde kaldım.
Bunu yazarken tabii ki Ümit Boyner'in bana söylediği, 'Bu bir çalışma metni. Oldu bittiye getirilmesi çok yanlış. Biz Anayasa konusundaki tüm otoritelere çağırı yaptık. Sonra da hiç müdahil olmadık...' şeklindeki sözlerini unutmuş değilim. Benim anlamadığım şu. Dernek şu anda öyle bir havaya büründü ki sanki bu çalışmayı kendisi sipariş vermemiş, ön ayak olmamış ve de açıklamak için büyük bir toplantı düzenlememiş!
Tabii ki biliyoruz TÜSİAD'lı işadamları işi gücü bırakıp, bir odaya kapanıp bu çalışma metnini oluşturmadı. E ama geçmişte de böyle değil miydi? Yani TÜSİ- AD her zaman rapor, çalışma her ne ise bir grup akademisyene, otoriteye sipariş verir, anlaşır ve projelerini hazırlatırdı. Bu da onlardan bir tanesi. Yani ne olursa olsun bu çalışmanın bir sahibi var. O da TÜSİAD. Ben açıkçası bunu böyle anlıyorum. Yoksa ne demek 'Bu TÜSİ- AD'ın görüşü değildir! 22 kişinin hazırladığı bir çalışmadır. Katılmadığımız yerleri vardır!'
Ümit Boyner ile sohbet ederken üstüne basa basa söylediği ve yanlış anlaşıldığını vurguladığı tek bir konu vardı oysa. Herkes bu metni bir çalışma olarak değil, Anayasa taslağı olarak algılamıştı. Hayır bu bir Anayasa değildi, bir çalışma metniydi. Yani bu konuda söylediklerinde haklıydı ve ben de bunu köşemde yazdım. Ama büyük harflerle, 'Bu çalışma derneğin görüşlerini yansıtmıyor' telaşına kapılmaya doğrusu çok şaşırıyorum.