TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi'ne Başbakan Erdoğan'ın katılacak olması, bomba etkisi yapacak kadar önemli bir haberdi. Bu toplantının bu tarihte olacağı biliniyordu ama dernekten resmi davet mektubunu salı günü elektronik posta adresimde buldum.
Bir hayli geç kalmış bir davet mektubu diyebilirsiniz. Öyle görünüyor ki her ne kadar bir iki aydır bu konuda lobi yapan işadamları net cevabı pazar akşamına kadar alamamışlar Başbakan Erdoğan'dan.
Peki Başbakan Erdoğan Pazar akşamı kimlerle buluştu?
Hemen söyleyeyim. İlk başta Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç. Bilenler bilir, Koç öncülüğünde Global İlişkiler Forumu isminde bir düşünce kuruluşu kurulmuş ve Türkiye'nin bilim, sanat, politika ve iş ahanındaki 40 önemli ismi de kurucu olmuştu. Forum, 2008 Kasım ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ağırlamıştı. Gördüğüm kadarıyla bu özel buluşmalar yuvarlak masa şeklinde dar bir katılımla gerçekleşiyor ve son olarak da bu yuvarlak masanın önemli konuğu Başbakan Erdoğan idi. İşte dün toplantıya katılan işadamlarından aldığım yorumlara göre, iş dünyası ile Başbakan Erdoğan arasındaki buzların çözülmesine en çok bu toplantıdaki yumuşak havanın sebep olduğu söyleniyor. Her ne kadar TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Yavan Başbakan'ın geleceğini bir ay önce netleştirdiklerini söylese de...
Öyle ki geçmiş yıllarda yapılan ve tansiyonu bir hayli yüksek TÜSİAD toplantılarını hatırlayınca; Başbakan Erdoğan'ın uzun bir aradan işadamlarıyla bir araya gelmesine, gerilimden çok uzak bir buluşma diyebilirim.
Düşünün ki ilk kez bu kadar net bir şekilde hem iş dünyası hem de Başbakan Erdoğan ekonomideki pozitif gelişmeler konusunda hemfikirdi.
Yani toplantıda son kez Yüksek İstişare Konseyi Başkanı olarak konuşan Mustafa Koç da, dernek başkanı Ümit Boyner de, Başbakan Erdoğan da dünyanın en güçlü ekonomileri arasına giren Türkiye'nin geçmişte enflasyon, büyüme gibi kangren haline gelmiş sorunlardan söz etmedi. Çünkü Türkiye'nin öyle bir sorunu artık kalmamıştı. Düşünün sadece otomotiv tarihi rekor kırıyor!
Ama işte Boyner, özel hayatın kutsallığına, bireysel özgürlüğün vazgeçilmezliğine, din ve inanç özgürlüğüne dem vurup, "Özgür bireylerin derneği olarak olarak kurulduğumuzdan beri fikir ürettiğmiz ölçüde var olduk, çıkarlarımızı koruduğumuz ölçüde değil" diyerek 40 yıldır olduğu gibi bundan sonra da TÜSİAD gibi davranmaya devam edeceklerini söyledi. Özetle eleştirilecek bir şey varsa susmayacaklardı.
Başbakan Erdoğan da, muhafazakâr demokrat bir partinin lideri olarak şahsi bakış açısının net olduğunu ama bunu toplumun tümüne empoze etmenin zulüm ve baskı anlamına geldiğini bir kez daha tekrarladı.
Doğrusu gerilimden bu kadar uzak bir toplantı seçimlere aylar kala iş dünyasında bir rahatlama yaratmış olabilir. Zira her fırsatta diyalogun öneminden söz edip duruyorlar.
Peki TÜSİAD ile AK Parti arasındaki bahar havası ne kadar sürecek? İşte bu konuyu zaman gösterecek. Önümüzde seçimlerin kritik önem taşıdığını hepimiz biliyoruz.