Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde karşılaştığımız en önemli konu olan 'kadın'a ait sorunların çözümü için kolları sıvayan bir gönüllü olarak karşımıza çıktı iş kadını Nur Ger. TÜSİ- AD'ın Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu Başkanlığı koltuğuna oturduktan 1 yıl sonra çarpıcı bir filmle 8 Mart'a kadar insanlarda farkındalık yaratmak için çalışacak. Önümüzdeki dönemde kadın konusunda bir arpa boyu yol alınacaksa bunda Nur Ger'in TÜSİAD'daki ekibiyle birlikte yarattığı hareketin etkisi de olacak. Nur Ger'in yeni bir heyecanı da kadın girişimcileri bir araya getiren KAGİ- DER'e adaylığını açıklığını açıklayarak yeniden sivil toplum dünyasında aktif olma kararı. Bugün bu sayfaya konuk olmasının en önemli sebebi bu gelişmelerin yanı sıra, Gümrük Birliği'ne geçiş gibi önemli bir süreçte giyim sanayicilerinin liderliğini yapan konfeksiyon üreticisi Nur Ger'in ileri teknoloji kullanarak yaptığı üretim ile sektördeki değişime projektör tutmak. Üretim şekliyle dikkatini çektiği Avrupa'nın önde gelen markalarına giden 'made in Turkey' yazılı ileri teknoloji ürünü kıyafetler, şirketinde yarattığı sistem ve çalışanları mutlu eden kara ortaklık ne anlama geliyor, Nur Ger bize anlattı…
Türk tekstil ve konfeksiyonundan güzel haberler gelmeye başlayınca kapınızı çalmak istedim. Çünkü siz akıllı tekstil ve konfeksiyon üretiyorsunuz? Oyunun dışında kalmamak için ne yaptınız?
Elimde değil, Gümrük Birliği'ne referans yapmadan duramam. Giyim Sanayicileri Derneği başkanlığı yaptığım dönemde gümrük birliğinin gerçekleşmesini çok istemiştim. Çünkü büyük bir pazarın parçası olacaktık ki pek çok sektör bunu başardı. Tekstil ve konfeksiyon ihracatını 3 katına çıkarttı. Otomotiv rekorlara imza atıyor. Çin'in açılacağı, dünyada kotaların kalkacağı biliniyordu. Bir strateji geliştirmek şarttı. Sektörel olarak biz bunu başaramadık ama kurumsal olarak bunu yapanlar oldu. Kim ki bu stratejiyi harekete geçirebildi, Çin'le rekabet konusu gündeme geldiğinde bundan az etkilendi. İşte biz de bunu seçtik. Fiyat ucuzlayacağına ve seri üretim yaygınlaşacağına göre alternatifini isteyen bir Pazar da olacak diye düşündük. Farklı, nitelikli, niş, teknolojisi yüksek üründen söz ediyoruz yani.
Nasıl farklılaştınız?
Biz konfeksiyoncuyuz. Aslımız terzilik. Hem terzi olacaksınız, hatta teknolojik çağdaş, sanal terzi olacaksınız. Bunlar yapıldı ve bitti. Farklı ürünü yaratabilmek için de kumaşı ürettirmemiz gerekti. Avrupalıların bilgisiyle birlikte o teknolojik kumaşı ürettirmeye başladık. Hem öğrendik, hem öğrettik. Sonuçta rekabetsiz bir alana taşıdık kendimizi. Bizi ancak 4-5 yıl sonra takip edebiliyorlar. 500 bin adetlik üretimimizin bir kısmı niş, gerçekten ismi bilen bilir tasarımcı markalara gidiyor.
Akıllı tekstil ve konfeksiyondan söz ediyoruz yani. Bu iş nereye gidiyor?
Bugün aklınıza gelen her şey, palto, ceket, etek, elbise, her şey hafifledi. İnsanlar çok seyahat etmeye başlayınca, kırışmayan, yer tutmayan giysilere ihtiyaç duydu ve teknoloji böylece sınıf atladı. 1 kiloluk kazakla değil, 200 gramlık bir kazakla korunacaksınız. Kayak kıyafetiyse bu 2.5 kilo gelmeyecek, çok daha hafifleyecek. Alanlar birbiriyle kesişiyor. Uzay astronotlarının giydiği kıyafetler indirgeniyor, kayak kıyafetleri yapılıyor. Şu anda biz 35 gram ağırlığında tişörtlük kumaş üretiyoruz.
Siz ne üretiyorsunuz ve ne kadar hafifler? Bunları iç pazarda görüyor muyuz?
Kadın dış giyimi üretiyoruz ve önemli markalara ihraç ediyoruz. Kendi markamızla da (Su) ihracatımız var. Daha önce yaklaşık 600 gram civarı olan yüzde 100 yün kazağı biz şu anda 150 gram ağırlığında üretiyoruz. Üstelik aynı ısıyı alıyorsunuz. Sadece 60 gram tutan kazaklar da var. Nihayet şimdi büyük bir gelişme yaşanıyor. Türkiye sadece ürünle değil, gerek çevre, gerek insan olsun her alandaki standartlarda birinci sırada artık.
İşverenlerin çalışanlarıyla bütünleşmesini öneriyorum. Bu kadar eğitim veriyoruz, ya giderse diye soruyorlar. Biz o şartları vermezsek tabii ki gider. Demek ki burası hep en iyi olmalı ki gitmesin.
Şirket çalışanlarımızın tamamını geçen yıl Avrupa'daki fuarlara götürdük ki kimle çalışıyoruz, hangi pazarlardayız görsünler. Çoğu ilk kez yurtdışına çıkıyordu. Takım çalışmasının olağanüstü faydasını gördük.