ABD İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner, Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajda, doğru tespitlerde bulunmuş. Ülkemizi iyi tanıdığı anlaşılıyor.
"Türkiye geçmişe göre daha muhafazakâr değil. Türkiye'nin hiçbir zaman İran gibi bir köktendinciliğe kayacağını düşünmedim."
"11 yıl sonra Türkiye'ye gelince gördüğüm zihniyet değişikliği beni şaşırttı. Tarihin karanlık sorunları, etnik meseleler, geçmişte tabu olan her şey açıkça tartışılıyor."
Konsolos, kaygılı kesimlere işaret veriyor: "Türkiye bir şeriat devleti olmaz." Ve durumu şöyle izah ediyor: "Geleneksel Anadolu İslâm'ı radikal değildir. Ama bugüne kadar baskı altındaydı. Şimdi, sosyal muhafazakârlık ve dindarlık daha görünür hale geldi."
***
Tabii madalyonun bir diğer yüzü daha var. Konsolos, onu da ortaya koyuyor: "
Medyada otosansür, vatandaşın katkısı olmadan başlatılan mega projeler, büyük soruşturmalar ve davalarla ilgili soru işaretleri."
Gezi olaylarında darbecilik eğilimleri gören hükümete de mesaj veriyor. Diyor ki: "
Bunlar tahammül edilmesi gereken eylemler. Ardında hükümeti düşürmek gibi bir niyet yok."
Ve ilave ediyor: "
Ama... buraya eklemlenen sorunlu unsurlar mevcut."
Sorunlu unsurlar, yani o zeminden yararlanarak hükümeti hedef alanlar.
Zaten doğru bir analiz, her zaman, toptancı bakış açılarını reddeder. İnsanları, "
düşman" ya da "
dost" diye kategorize etmez. Zira iç içe geçmeler vardır. İyi niyetli bir yaklaşımı istismar eden kötü niyetliler bulunabilir. Lâkin bir hadisenin krize dönüşmesi ya da dönüşmemesi, işbaşındakilerin yönetim biçimiyle yakından ilgilidir.