Bir adam vefat etmiş, öbür dünyada yargılanmak üzere mahkeme salonuna girdiğinde bir de ne görsün! Kürsüde bir insan oturuyor.
Şaşkın bir şekilde sormuş:
- Aman Tanrım bu nasıl oluyor? Beni bir insan mı yargılayacak?
- Ben hiçbir zaman sizi yargılamadım. Ne yapmayı seçtinizse, seçiminizde sizi özgür bıraktım.
Ben sadece sizleri sevdim. Birazdan mahkeme salonunu, hayattayken senin zarar verdiğin insanlar dolduracak. Onlara kendini affettirmeye çalış. Çünkü cennetin yolu onların affından geçiyor. Adam merak içinde sormuş:
- Ya affetmezlerse ne olacak?
- Tekrar yeryüzüne gideceksin.
Orada öyle bir hayat süreceksin ki, bütün yaptığın kötülükler, verdiğin zararlar sana aynen yaşatılacak.
Ettiğini bulacaksın. Gaye, sana ceza vermek değil.
Sadece o insanların hissettiklerini yaşadıklarından ders alarak idrak etmen, yaptığın kötülüklerin bilincine varman.
- Peki cennet nasıl bir yer?
- Cennet bir bilinç düzeyidir. Dünyada mutlu, huzur ve sevgi dolu, insanlara destek olmaktan haz duyan, yaratılan her canlı ve cansız varlığa saygı göstermeyi bilen insanlar var ya, onlar dünyada cenneti yeniden yaratmaları için geri gönderdiğim cennetliklerdir...
Her şeye sevgiyle bakmasını bilerek yaşayan insan, en büyük ibadeti yapandır.
- Peki dünyaya döndüğümde doğru yolu görebilmem için bana yardımcı olacak mısınız?
- Ben bu maksatla, siz insanların içine vicdan denilen bir pusula koydum.
Eğer bu pusulanın etrafına ördüğünüz bencillik duvarlarını yıkarsanız, vicdanınızın, yani benim sesimi kolayca işitebilirsiniz.
- Peki siz hiç hesap sormuyor musunuz insanlardan?
- Ben sadece iki şeyi öğrenmek istiyorum.
Dünya okulunda sevmeyi ne kadar başardınız ve ne kadar bilgi kazandınız.
(Necla Sanlı'ya teşekkürler)