Eski Türklerde cengâverler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kayaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş.
Yıllar sonra o taşın ismi ARKATAŞ'dan ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün güvenebileceğimiz, bizi arkadan vurmayacak olan, samimiyetine inandığımız kişilere verdiğimiz isim haline gelmiş.
***
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk, kendinden emin bir şekilde sorar:
- Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada?
Arkadaşlık cevap verir:
- Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için...
(Ayşe Komili'ye teşekkürler)
Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.
Bilim ve sanat bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayan ise, tavuk olur. "Tavuk toplum", önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz. (Charles Darvin)
Söylesem, tesiri yok; sussam gönül razı değil.
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız. Karakterim kim olduğumla ilgilidir; tavrım ise "sizin" kim olduğunuzla...