Tayyip Erdoğan'ın mitinglere devam edeceği anlaşıldı. Bunun psikolojik sebebini anlamak mümkün. Kendisine kızan öfkeli kalabalıklara, "İşte millet" demek istiyor. Ve böylece yalnız olmadığını gösteriyor. Oysa kimse, Erdoğan'ın, peşinden milyonları sürükleyen popüler ve karizmatik bir lider olduğunu inkâr etmiyor. Lâkin gerçekçi davranalım. Başbakanı seven geniş bir kitlenin varlığı, onunla yıldızı barışmayan, hatta ondan nefret eden milyonlarca insanın varlığını ortadan kaldırır mı? Bir kitle, diğer bir kitlenin yerine geçer mi? Gezi Parkı eylemleri, yıllar içinde biriken bir öfkeyi gözler önüne serdi. Tıpkı, toprak altında oluşan gerilimin, depreme sebebiyet vermesi gibi, olaylar bir anda gelişti; merkez üssü Gezi Parkı olmak üzere bütün yurt sarsıldı.
AK Parti mitingleri, itirazcı gençleri nasıl etkileyecek? "Başbakan'ı seven milyonlar var. İşte gerçek millet bu. Biz ne halt ediyoruz?" diye düşünüp yerin dibine mi girecekler? Yoksa Erdoğan'ın gücüne ve kitlesine dayanarak, inatlaşmayı tırmandırdığı kanaatinden hareketle, daha da bilenip, kutuplaşacaklar mı?
Erdoğan, Gezi Parkı olaylarını sosyologlarına inceletiyormuş. Keşke, Nilüfer Göle'yi de davet edip, değerlendirmesini alsa. Göle, bağımsız ve tarafsız bir bilim kadını. Başörtü meselesini ilk sahiplenenlerden biri. "Modern Mahrem" kitabıyla, bu kesimi anlamaya yönelik önemli bir adım atmıştı. Meydanın sosyolojik tahlilini keşke Başbakan bir de Nilüfer Göle'den dinlese.