Sosyolog Nilüfer Göle, farkı "sokak", "meydan" başlıkları altında ortaya koyuyor. Gezi'ye, bireysellik ve çoğulculuk hâkim. Her siyasi organizasyon gibi, AK Parti mitinglerinde ise, örgüt mensuplarının meydana taşınmaları ve belirli sloganlar altında harekete geçirilmeleri söz konusu. Mitingin anlamını ve Gezi eylemlerinin mahiyetini T24 internet sitesinde Nilüfer Göle şöyle yorumluyor:
"Meydan, sokaktan farklı olarak, kitlesel değil kişisel bir görünüm sunar. Vatandaşın "Ben" diyebildiği bir şahıs hareketidir. Nitekim Gezi'ye katılanların profillerini, teker teker yüzlerini, sözlerini, kişiliklerini seçebilir, farklı tercihlerini öğrenebiliriz. Sokak hareketini tek tip kalabalıklar, çoğunluklar oluşturur. Meydan hareketini oluşturan ise, aktif azınlıklardır. Gezi, insanların önceden kurgulanmayan bir biçimde kendilerini ifade etmesine, oyun koymasına, yaratıcı enerjilerini ortaya çıkarmalarına fırsat verdi. Meydan hareketi, kamusal alanın kamuoyu anketlerine ve medyaya indirgenemeyeceğini, şahıslardan, fikirlerden, yaşam biçimlerinden, kültürel tercihlerden oluştuğunu gösterdi... AKP, miting çağrısıyla, ağırlığını meydan demokrasisinden yana değil, sokaktan yana koydu. Yeni Türkiye'nin kaldıracı olmuş bir AKP, siyasetin eski kabuğundan sıyrılmakta olduğunu görmekte zorlanıyor. İktidarda olan bir partinin sokak çağrısı kendi içinde bir tezattır. Örgütlü gücünü Meclis ve sandıkla sınırlı tutmayıp, sokağa taşıması anlamına gelir. Gövde gösterisi anlamına gelir. Yeşeren yeni Türkiye'ye "Hodri meydan" anlamına gelir. Müslümanların yeni kazandıkları sosyal simalarını, Müslüman kalemleri, başörtülü aydınları, AKP kadrolarını tek tip kitlesel harekete indirgemek anlamına gelir. "Biz ve ötekiler" diyerek, kimlik hareketi üzerinden, cepheleşme üzerinden siyaset yapma anlamına gelir. "Kardeş türküleri" dinlememe anlamına gelir."